eyfel kulesinin türkiye renkleriyle aydınlatılması

entry16 galeri
    16.
  1. Eiffel Kulesi'ni "Türk renklerine" boyamışlardı bundan yıllar yıllar önce... 2016 da bir daha yapıldı hatta. herhalde önümüzdeki yıl bir daha yaparlar...

    aklıma geldi durduk yere, "koparılan tantana" pek bir matrak olduğu içindi herhalde...

    (Dikkat ederseniz "Eyfel" yazmadım, "Lozan" da yazmam, "Napolyon" da yazmam. Kural varsa uyulacaktır, "dangalaklar" kusura bakmasınlar.)

    Boyandı dedikleri, ışık tutuluyordu. ilk iki kata kırmızı, daha yukarısına beyaz... Yarısı öyle, yarısı böyle.

    Sık sık ışıklandırılır o kule, nitekim sıra bize gelmişti herhalde... bir hafta sonra başka bir ışıklandırma vardı.

    On kadar Türk genci de ellerinde bayrağımızla, nehrin tam karşısında bağırıp çağırmış (hani şu Hitler'in durup da resim çektirdiği yer), "kulenin dibinde görkemli gösteri" diye pazarlamıştı türk medyası.

    Kulenin üstüne ay-yıldız falan yansıtılıyor muydu, saat sekizden sabaha kadar? Hayır. Yalnızca ışık vuruluyor, kırmızı-beyaz. Hepi topu da altı geceydi. (Sabaha kadar mı, gece ikiye üçe kadar mı, ondan da emin değilim, zaten çok önemli de değil.)

    Demek ki ortada "bayrak" mayrak yok, renkler vardı. Parasını bastırırsan ışıkla "açık siklamene" bile boyarsın o kuleyi... Nitekim Paris belediye başkan yardımcısı "biz tek sent bile harcamadık, Türkler ödediler" demişti.

    Bunlar Türk renkleri...

    Ama aynı zamanda Avusturya, Polonya, Danimarka, isviçre, Tunus, Endonezya ve Japonya renkleri!

    "Ortalama Fransız" kulede hangi ülkenin reklamının yapıldığını nasıl anlayacak?

    Birkaç bin kişinin gezdiği sergilere takılıp, birkaç yüz kişinin katıldığı kokteyllere ve yemeklere giderek herhalde...

    Anlasa da bu onu ne kadar ırgalayacak?

    Kırmızı-beyazı görünce çarpılacak, kendine gelecek, hidayete erecek ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi yönünde mi oy kullanacak olası bir referandumda?

    Bu "etkinlikler geyiği" Türk basınında kendimizi bildik bileli yapılır ve tam anlamıyla "Türk'e Türk propagandasından" başka bir şey değildir.

    fransa da okulu kırmış birkaç uyuz öğrenciden başka kimsenin önünden bile geçmediği bir kıyı köşe sinemasında Türk filmleri haftası düzenlenir, "Türk sineması Paris'i fethetti" havası basılır.

    Radyo kanallarından birinde gece saat ikiden üçe kadar şiir okunur, "Türk edebiyatı Fransız gönüllerinde taht kurdu" olur.

    fransa nın ücra bir köşe başı kitapçısında kitabı iki hafta masanın üstünde tutup sonra da satılmıyor diye rafa kaldırırlar, "Fransızca'ya tercüme edildi" sayılır.

    Peki bu etkinlikler yapılmasın mı, bu sergiler açılmasın mı, kuleye ışık vurulmasın mı? Fransız basınında Elif Şafak'a "büyük Türk kadın romancısı" dedirtilmesin mi?

    Elbette yapılsın da, neyin ne olduğunu bilelim, kendi kendimizin gazıyla "oraları ele geçirdiğimizi" sanmayalım.

    Ama aşağılık duygumuzu büyüklük kompleksimizle dengelemek bizim eski hastalığımızdır. Bir paranın iki yüzü gibidir bunlar, birlikte var olurlar.

    neyse geçmiş gitmiş bir konu, dallandırıp budaklandırmayayım.

    Şimdi itin biri de çıkar, beni "Türk bayrağına düşmanlıkla" suçlar ha...

    Bu tür yaratıklara bir entry girerek soru sormuştum, yanıt alamamıştım, gene sorayım:

    - Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır... Öyleyse... Brezilya bayrağında mavi, yeşil ve sarı renkler vardır... Bu durumda, Brezilyalılar'ın kanı yeşil midir? Mavi midir? Sarı mıdır? Yoksa bütün Brezilyalılar vatan haini midir? Yoksa uzaylı mıdır? Yoksa o biçim midir?

    Gene ses çıkmayacak, neymar'a sorayım bari.
    3 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük