pencere

entry87 galeri
    25.
  1. gördüm. -penceredeki iki kişilik loşluk- göründü bize, evet. sadeceydi ve bizeydi.
    gördü
    k.

    çünkü
    sabaha yaklaşırken yeşillenen
    umudu
    susarken cevaplayan
    gözleri vardı

    benimse dededen yadigar
    bir saatim, köstekli
    o kadar
    yolculuklar yapardık zamanda
    durur duraklar
    aşklaşır tazelenir
    dolaşırdık yine
    yorulur susar
    sevişir gençleşir
    doğardık yine
    gel zaman
    git zaman

    bir odamız vardı
    doğa'l manzaralı
    penceresi yok tek kapılı
    pencereler çizerdi
    silerdi boyardı
    içine hayalini
    hayalimizi koyardı

    yüzüne bulaştırdığı renkleri
    ayırt etmeye çalışırken ben
    kırmızıya hınzırlaşırdı aklım
    sonrası,
    dedim ya
    bir yaş daha genciz.

    akşam olur kararırdı
    soluğumun benzini boyardı
    asık suratımı boyardı
    severdim sonra kendimi
    hiç sevmediğim kadar

    'kendimi yeniden sevdirdiği için sevdim onu'
    bir tek allahın aşıkını görmedim
    bunu itiraf eden.
    evet
    ona tutulan tutkum
    tam da bu yüzdendi

    konumuz çoktu komşumuz hiç yoktu
    aslında iyi de oldu
    şehrin ortasında yaratmıştık
    ıssız kargaşasız bir ada
    denizimiz vardı sonra sapsarı
    masmavi bazen mor

    sabah olur uyanırdık
    ilk işimizdi sevişmek
    hayata onun göğüslerinde uyanmak
    dudaklarına ilk, merhaba demek
    gamzelerine düşerken paldır küldür
    saçlarının kumralına tutunmak
    ve günün ilk yolculuğu
    en keyifli gidişler
    en sarsıntılı gelişler

    kahvaltı hazırlanırdı sonra
    kütük değilim çok şükür
    yardım ederdim ona
    kahvaltı kahvaltı kahvaltı...
    tazelenmeye yeni başlamış
    yorgun ve zehirli zihinlerin
    rafadan hali

    biraz peynir üç beş zeytin
    domates, zeytinyağlı kekikli
    mutluluktan kızarmış birkaç dilim ekmek
    ve çay
    ve çayı bardağı koyarken bıraktığı
    dudaklarımızın payı

    c'isimleri değiştirmeyi seviyordum.
    apayrı bir dil yaratıp
    ayrı bir alfabe kullanmak
    uzak ama şirin bir fanteziydi.
    yalnız değildim artık.

    çünkü sabaha yaklaşırken yeşillenen
    umudu
    susarken cevaplayan
    gözleri vardı...

    kimseler yoktu başka
    kimseler.
    o vardı.
    yokken de varmış aslında.

    'bugün pencereyi nereye çizsek
    neresine baksak hayatın?'
    fonda tatlı bir gülücük.
    ve başlardı
    bir başka yolculuk

    su hep akacak.
    0 ...