tuzlu göz yaşları dökmüştü bendi kelimelere
kurguladığı alışılmamış kavramların dünyası
ziyaretlerdeydi kendisine yüz yıllık uykusundan önce
uyanmadan önce uykusuzluğa, ve susmadan önce
sessizliğini, kesmeyi unuttuğu tırnaklarıyla kestiğinde
içinde mezar taşını bulacağı hediye paketi
kapısında bulduğunda, acımıştı beşikteki haline
aldı kollarına ve, büyü dedi şimdi, küçülünceye dek
küçülünce, üstünlüğünden en küçük olduğunda
dedi:
geçmişe dön ey geleceğim, elini ver de öleyim yaşama
ve yaşayayım nefesim kesilinceye dek ölümü
kesilsin nefesim yaşamıma yamalarımı dikinceye dek
nefessizlik havalarımı bünyeme çekmekten yorulduğumda..