Merhem kullanmamam yaralarım olmadığı anlamına gelmez. insanın gözlerine otururmuş acı. Bir insanın mutluluğu gülümseyişinden belli olur zaten, öyle içten öyle samimi olur. Kahkahası bol olan insanların gözlerine iyi bakın onların gözleri mezarlık gibidir. Sanki herkes tek tek gidecekmiş, ben bekleyecekmişim gibi. Sanki yıllardır uzaktayım ben. Acıya alışmış kişiye bahtiyarlık güneşinin, ışıklarını kısa bir an göstererek sonra yine onu karanlığa boğmasında sanki ne mânâ vardı? Düşün ki tepeden tırnağa dertsin ve insanlar sana gelip "Dur orada, bana derman olacak endâm görüyorum sende" desin.
Delirmekle sakinleşmek arasında gidip geliyorum sürekli. Kafamın içinde tanımadığım insanlar konuşuyor. Çöller, deryalar taşıyor gönlüm. içimde biriken hislerin birden bire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum. Kaçıp gitmek istediğim çok zaman oldu. Mesela bulutlara da dokunmak istiyorum, ama elimde değil. Daha iyi, daha aydınlık bir yere varılacağına inanılmadan nasıl olur da bu yol yürünür?
Gökyüzü, üç beş bulut, gecenin garipliği..
"Başka nemiz kaldı ki şu yalan dünyada?"
Bir yüreğiniz vardı, onu hatırlayınız. Yüreğinizi kollayınız, ölmeden çürüyorsunuz bayım. Ve göğsünde papatya kokusu taşıyan kadınları sevin, onlar hep çocuk kalır.