Gökyüzünde Türk bayrağı oluşmuştu, hilalin önüne bir yıldız gelmişti, bu bir mucizeydi, tıpkı Bilmem ne Muharebesi'nde ayla yıldızın yan yana gelip onun da gölgesinin yaralılarımızın al kanları üstüne vurması gibi bir durum ortaya çıkmıştı, yoksa Tanrı da bizimle miydi? Türk'ün Türk'ten başka dostu yok muydu? Bir Türk dünyaya bedel miydi? Fakat bir Türk lirası, 0.32 Amerikan doları mı ediyordu?
Gökyüzünde, örneğin bir Sovyet bayrağındaki orak-çekiç in, bir Kanada bayrağındaki meşe yaprağının, bir Kenya bayrağındaki mızrakla kalkanın oluşması epey zor olduğuna göre, gökler bize mahkumdu zaten! Bayrağı enine ya da dikine renkli çizgilerden oluşan ülkelerin hele hiç şansları yoktu.
yoksa televizyonlar ve gazeteler bu kutlu ve mutlu olayı nasıl ele alacaklar, nasıl işleyeceklerdi... Fotoğraf Anıtkabir'in ya da herhangi bir Atatürk heykelinin üstünden doğru çekilirse elbette daha da anlamlı sayılırdı... Bayrağımız büyük önderimizle bütünleşir, böylece namussuz gericilere de göklerden ilahi bir ihtar çekilmiş olurdu...
Olsundu, "vatandaşlara duygulu dakikalar yaşatan" bu olay "nefes kesen bir vals", bu gül kokan bir romanstı...
Yoksa gökyüzü, bizlere, "önümüzdeki yerel seçimlerde oyunuzu CHP'ye verin" mi demek istiyordu?
Mesaj alınmıştı, hele Ardahan'ın bilmem ne köyündeki kayalıklara bulutlardan Atatürk sureti de vurursa, tamamdı bu iş.
Bu çok anlamlı bir gelişmeydi, çünkü bazı sözde kemalistlerimize göre "Türkiye Cumhuriyeti olmasa bir bayrağımız ve nüfus kağıdımız bile bulunmayacaktı"... Osmanlı imparatorluğu bayrak yerine yatak çarşafı, nüfus kağıdı olarak da genelev vesikası kullanırdı.
Fakat sözde kemalistler, serseriliği bir noktadan fazla sürdüremeyeceği için, işin aslını da yazmak zorunda kaldı.
Bir kere, hilalin önüne denk gelen, bir yıldız değil, bir gezegendi.
Bu gezegen, yılın belli dönemlerinde "sabah yıldızı", kimi zaman "akşam yıldızı", kimi zaman de her ikisi birden olarak görünen, eskilerin yıldız sandıkları, bildiğimiz Venüs gezegeniydi.
Fakat bazı dangalaklar, onun, buradan çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan Jüpiter olduğunu da yazdılar tabii, cehalet olmadan şamata mı olurdu?
Aslında hangi karın ağrısı olursa olsun bir gezegenin ayın "önüne" gelmesi de söz konusu değildi tabii... Aralarında milyonlarca kilometre uzaklık vardı, üstelik en dandik gezegen bile bizim uydumuzdan çok çok daha büyüktü...
Gökyüzünde öyle aslan şeklinde, balık şeklinde, yay şeklinde, terazi şeklinde, başak şeklinde, koç şeklinde burçlar falan da yoktu... Buradan bakınca öyle görünüyorlardı, aralarında binlerce ışık yılı uzaklık bulunan başka güneşler...
ama elbette bazı puştlar çıkacak ve "bu bir gerçek olaydır türk halkına hakaret ediyorsun" diyeceklerdir. varsın onlar öyle sansınlar, varsın hikayelere inansınlar. bu milletin gazla çalıştığını bir de ben mi hatırlatayım şimdi?
Kusura bakmayın ama benim de aklıma ünlü "temel fıkrası" geliyor...
Hayır, buraya yazamam. Ancak son cümlesini söyleyebilirim:
"Hadi lan," demiş temel, "dışarıdan öyle görünüyormuş!"
Ya biz dışarıdan nasıl görünüyoruz, taşta toprakta olur olmaz hikmet bulan güdük beyinlerimizle?