Ah, keşke diyorum içimden, keşke haklılığına, ilkelerine, amaçlarına inandığımız bir parti olsaydı da onu destekleseydik.
Ne yazık ki öyle bir parti yok.
AKP ise asla öyle bir parti değil.
Demokrasiyi tümden ortadan kaldırmak isteyen birilerine karşı demokrasiyi ve halkın iradesini savunmaya çalışırken, halkın arzusuyla iktidara gelmiş bir partiyi de savunmamız gerekiyor.
Ama demokrasi için savunduğumuz partiye karşı da demokrasi mücadelesi vermek zorunda kalıyoruz.
Çünkü AKP, karşısında demokrasi düşmanı bir güç bulunmadığında hemen yasakçı bir parti kimliğine bürünüveriyor.
Kendisine benzemeyenleri yasaklamak, kapatmak istiyor.
Bir bana benzemeyen yabancılar algısı var bu partinin ruhunda.
Orduyla yargı izin verse, bir nebze sakin durabilseler, AKP sistemin içine karışıverecek.
Şu anda kapatılma belasıyla uğraşan AKPnin iktidarında olanlara baksanıza.
Nedim Gürsel, Allahın Kızları isimli romanını yazdığı için yargılanıp mahkûm edilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Kendi özgürlüğünü koruyabilmek için binbir manevra yapan AKP, bir yazarın özgürlüğünü korumak için kılını bile kıpırdatmıyor.
Bir yandan Avrupa Birliğine üye olabilmeye uğraşıyor, bir yandan fikir özgürlüğünün yok edilmesine yardımcı oluyor.
Roman yazdığı için bir yazar yargılanır mı bu çağda?
Romanı beğenmiyorsanız, içindeki fikirlerden hoşlanmıyorsunuz, okumazsınız.
Ben beğenmedim, başkası da okumasın diye onu yasaklamaya, yazarını hapse atmaya kalkışmazsınız.
Yazarlar sizinle aynı fikri, aynı inancı paylaşmak zorunda mı?
Bu devletin egemen güçleri AKPye oy veren insanları siz bize benzemiyorsunuz diye aşağılarken, AKP de kendisine benzemeyen yazarları cezalandırmaya çalışıyor.
Gürsel, bu ülkenin adını yeryüzünde duyuran insanlardan biri.
Yargılamak yerine minnettar olmalıyız.
Ama biz yargılıyoruz.
AKPden pek bir ümidim yok bu konularda ama muhafazakâr demokratlardan bu tür çağdışı ilkelliklere karşı çıkmalarını bekliyorum doğrusu.
Artık bu ülkenin muhafazakârlarının kendilerini, ancak başkalarını koruyarak koruyabileceklerini anlayacaklarını umuyorum.
Sadece kendinizi korumaya çalışarak, korunamazsınız.
Üstelik sadece Gürseli değil Hayat TVyi de korumalısınız.
Hayat TV, bir ajanstan aldığı görüntüleri yayınladı.
Roj TV de aynı görüntüleri büyük bir ihtimalle aynı kaynaktan alarak yayınlamış.
içişleri Bakanlığı harekete geçti, RTÜKü uyardı, RTÜK Türksata yazı yazdı, Türksat, Hayat TVye frekans veren Türkovizyon şirketini tehdit ederek yayını kestirdi.
Bir televizyonun yayınını AKPli içişleri Bakanlığı kestiriyor.
Hayat TV, sol eğilimli bir televizyon.
AKP böyle bir televizyonun varlığına tahammül edemiyor.
AKPnin bu yaptığının, bu partiyi kapattırmaya uğraşan Yargıtay Başsavcısının yaptığından ne farkı var?
Hiçbir farkı yok.
Başsavcı da hukuka aykırı davranıyor, AKP de.
insanın, kendine zulmeden bir güce benzemesi ne kadar acıklı.
AKP hem zalim hem mazlum rolünde.
Bu partiye oy veren insanlar memnun mu bu durumdan?
Gerçekten sadece kendi partiniz kapatılmasın ve partinizle aynı fikirde olmayan bütün görüşler kapatılsın mı istiyorsunuz?
Böylesine ikiyüzlü bir davranışı içinize sindirecek misiniz?
Sindiriyor musunuz?
Haksızlıklardan yakınırken haksızlık yapmak hiç mi utandırmayacak sizi, hiç mi rahatsız etmeyecek?
Sadece kendimize benzeyenleri mi savunacağız?
Benim muhafazakârlardan demokratik tepkiler beklememi çok safça bulanlar olduğunu biliyorum.
Ben saf olmaya razıyım.
Bana benzemeyen herkesten kuşkulanacağıma bırakın böyle saf ve aptal kalayım.
Ben muhafazakârların, dindarların demokrat tepkiler göstereceğine, kendilerine benzemeyenleri koruyacağına inanıyorum.
Bu ülkenin gerçek bir demokrasiye ulaşması için dindarların mutlaka demokrasiyi benimsemesi gerekiyor.
Bu bir gün olacak.
Umarım şimdi olur, umarım Gürseli ve Hayat TVyi önce muhafazakârlar savunur, onların hakkına sahip çıkar.
Bu kadar oynaklığın yararlı olmadığını AKPye herkesten önce onlar anlatır.
Onlar bunu yapmasalar da, biz elimizden geldiğince AKPyi bu baskıcı rejime karşı, AKPye benzemeyenleri de AKPye karşı korumaya çabalayacağız.
Gücümüz, kalemimiz yettiğince.
Biz dindar değiliz, dinî bir inancımız yok ama biz hakka, mazlumdan yana çıkmaya, dürüstlüğe inanıyoruz.
Başkaları inançlarının gereğini yerine getirmese de, biz inancımızın gereğini yerine getiririz.
--spoiler--