atatürk'ün katılmadığım bir sözü. her sözüne katılmamız gerektiğini düşünenler eksi verebilir hiç umrumda değil.
elbette atatürk'ün burada kastettiği; köylüler olmasa bizim bir hiç olduğumuz, yani biz burada pazara gidip istediğimiz gibi, rahatlıkla(!) alışveriş yapabiliyorsak bunu toprağı ekip biçen köylüye borçluyuzdur. ee kabul ettik diyelim peki bu durumda kim efendi oluyor? kimse kusra bakmasın bu durumda efendi diye tabir edilen köylü; ayak takımından, köleden başka hiçbir şey olmuyor. biz ise kıçımızı yayıp burada sözlükten entry giriyoruz. biz mi efendiyiz yoo biz de bir sikim değiliz. o halde efendi kim? ille de birileri efendi olmak zorunda mı? işte atatürk'e katılmadığım nokta bu. atam; efendilere, padişahlara kul köle olmayı kaldıran sensin bu efendi tabirini lügatından çıkar gitsin ne uğraşıyorsun. ayrıca devir değiştikçe, teknoloji ilerledikçe bu köylü bozuntularına hiçten ihtiyacımız kalmayacaktır. evet köylüleri pek sevmiyorum çünkü cahiller, cahil ama mutlular. bunu ısrarla 'ben köylüyüm' diyen arkadaşımın yüzüne karşı da söyledim fazla bozmaya çalışmadan 'bak sen okumuş bir yerlere gelmişsin ama herkes senin gibi mi, genele baktığımız zaman cahil olduklarını görüyoruz' dedim. göt gibi mırın kırın etmeye devam etti. velhasılıkelam köy köy diye tutturmaya gerek yok. hoş şehir hayatını da sevdiğim söylenemez ya. köy hayatını da şehir hayatını da hatta hayatı da sevmiyorum, işin özü bu diyebilirim. sizi de sevmiyorum.