gecenin ayeti

entry652 galeri
    340.
  1. Ya da (kafirlerin amelleri, Hakk’ın nurundan yoksun olması yönünden) çok derin bir denizdeki üst üste binen karanlıklar gibidir; (denizin) kendisini bir dalga kaplamaktadır ki; üzerinden başka bir dalga, onun üzerinden de (yıldızları örtecek derecede koyu) bir bulut (denizi tümüyle bürümektedir)! (işte bu bulutun, üst üste ve peş peşe gelen dalgaların ve denizin karanlıkları,) pek yoğun karanlıklar(dır) ki, onların bazısı diğer bir kısmın üstündedir! (Bu karanlıklara tutulan kişi,) elini (gözünün önüne) çıkardığı zaman onu görmeye yakın (bile) olamaz. Her kim ki Allâh (onun nuru seçmediğini bildiği için) ona nur vermemiştir, artık onun için hiçbir nur (ve hidayetten hiçbir nasip) yoktur. (işte kafirde bulunan inanç, söz ve amelle ilgili karanlıklar da onu, gözü önünde bulunan hakkı anlamaz ve hidayeti görmez bir hale getirir.)

    Rivayete göre bu ayet-i kerîme, cahiliyet döneminde gerçek din arayışına giren ve ruhbanlığa soyunan, islam geldiğinde ise inadına inkar eden Utbe ibni Rabi'a hakkında inmiştir. Ama hükmü bütün kafirler hakkında geçerlidir. Ayette zikredilen karanlıklar hakkında Übeyy ibni Ka`b (Radıyallahu anh) şöyle demiştir: “imansız kişi devamlı surette beş karanlık içerisinde dönüp durmaktadır; konuştuğu şirk sözleri bir karanlık, yaptığı kötü işler başka bir karanlık, gireceği mezar daha karanlık, çıkacağı mahşer zifiri karanlık, son durağı olan cehennem ise karanlıklar merkezidir.”

    Nur süresi 40'ıncı ayet.
    6 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük