bir zamanlar osmanlıya eski gücünü yitirmiş olduğu için "hasta adam" yakıştırması yapmış batılı devletler. türk futbolunun da hasta adamı beşiktaştır. kronik bir rahatsızlığı var, tedaviye cevap vermiyor. ya da uygun tedavi yerine saçma sapan kocakarı ilaçlarıyla kendine getirilmeye çalışılıyor hasta. ama olmuyor işte. bu rahatsızlık hem fiziksel hem psikolojik.
geçen yıl galatasaray ve fenerbahçe'nin durumunu gördüğümde "beşiktaş bu fırsatı değerlendirmeli. bu yıl şampiyonluğu kaçırırsa bir daha zor görür" demiştim. galatasaray sakatlıklarla boğuşuyor, kadro kurmakta zorlanıyordu. fenerbahçe avrupa'da at koşturuyor, ligde puan kayıpları veriyordu. en şanslı konumdaki takımdı beşiktaş. ama bırakın şampiyon olmayı 3.lüğü bile son nefeste aldı.
yıllar önce takımdan ayrılırken yasin sülün'ün ettiği bir laf vardı. kendinden büyük. "beşiktaş'ta beşiktaşlı kalmadı" demişti. beşiktaş ruhunu arıyor. bir takımı takım yapan sadece renkleri,forması, stadı değildir. sahip olduğu değerlerdir, içinden çıkardığı efsane futbolculardır. beşiktaş'ın yakın tarihteki efsane (!) futbolcularına bakın: sergen yalçın, ilhan mansız ve nouma. neresinden tutarsan tut; hepsi arıza.
takıma operasyon yapılıyor. her bölgeye oyuncu transfer ediliyor. gedikleri kapatalım derken eski oyuncuların kavgası düşüyor haberlere. terlik kavgası. her kafadan bi ses çıkıyor. istediğin kadar futbolcu al, sen hastalık kapmış bir bünyeye organ nakli yapıyorsun. olur mu? olmuyor.