Dünyanın ne kadar kötü bir yer olduğu davul tokmağının yarattığı her bir gaddar gümlemeyle beynimde yankılanıyor.
Her şey çok güzel gidiyordu. Güneşli bir günde, tatlı kız elbisesiyle elinde bir çiçek sepeti eksikti. Sonra aniden yağmur bastırdı ve eteklerini tutarak, güvenli bir yere sığındı. Beni de yanına çekti. Onunla tanışmamızın üzerinden iki hafta geçmişti. Ama sanırım onu hep bu şirin telaşıyla hatırlayacaktım. Tam orada karar vermiştim.
Peki sonra n'oldu? Sıkışık halde beklediğimiz durağın altında yağmur damlalarının göğüslerinin arasıdan süzülüşünü gözlerimle takip ederken ben, eteği sürtünüken elime, kulağıma yaklaştı ve şunu söyledi,varlık vardır, yokluk yani hiçlik yoktur.
Artık onu duymuyordum. Yokluk ve hiçlik'i aynı şey olarak düşünüyordu! Hemen oradan, yağmura aldırış etmeden uzaklaştım. Arkamdan ne oldu diye çok bağırdı ama dönüp bakmadım bile.