zaman zaman dönüp anı kutularına bakarım; fotoğraflar, yazılar, arkadaşlar tarafından kapı kenarına iliştirilmiş notlar...
daha bir kaç gün önce, acaba bunda neler vardı diye açtığım kutudan, cemre niyetine koca bir hüzün düştü içime. sararmış, yıpranmış ve siyah beyaz fotoğraflar. telefonumda veya bilgisayarımda olmayan, belki yanlışlıkla atabileceğim, kaybedebileceğim, belki var olduklarını dahi hatırlamayacağım fotoğraflar...
dizinde oturduğum, dünyalar kadar sevdiğim dedem yok artık, beyazlar içinde güzel yüzlü annem zaman sarkacına çoktan boyun eğmiş. ben ise o hınzır, yaramaz bakışların ardından, tonlarca yükle buradayım işte.
hile yapmak gibidir fotoğraf. siz unutursunuz, ama fotoğraf asla unutturmaz.
dolayısıyla bana göre fotoğraf bir yazıdan daha çoğunu anlatır. yazıya bir mimiği, koca bir gülümsemeyi dökemezsiniz bazen. ama bir saniye içine sığdırılmış bir kareden çok eski günlere, en güzel ve en kötü anılara yolculuk yapmanız mümkün.