şehir şehir gezip, mini mini birler çalışkan ikilere kitap satan adam olarak yazıyorum.1919 yılı 38 yaşında bir adam samsun'a ayak basıyor. ben 37 yaşındayım ben de her hafta samsun'a gidiyorum. şirket aracı + beleş yakıt+yildizlisindan bir otel odasının beni beklediğini bilerek. öyle aman aman ideallerim de yok. iki kitap satalim patron mutlu, ben mutlu takilalim iste yeter bize. otel odasında sıkılırsam bandırma vapurunun maketinin önünde ballıca cigarasinin pembikto totomda yan etkisi olduğundan mütevellit kısa camelimi yakip solcumsu, solcumsu takılırım. mustafa kemal'in samsun'a çıktığı yaştayım efendiler. kendimi hasbel kader o vapurda hayal ediyorum. muhtemelen diyalog şöyle gelisirdi; " yav bırak tolga yaa, sen mi kurtaracan memleketi allah aşkına, bak şimdi binicez bu dandik gemiye, taaa samsun’a gidicez, beles araba yok + yakıt yok + yildizli otel odasi yok. kpahve ve camel bile yok oglum ne bok yemeye gidiyoruz simdi. hadi diyelim gittik savaştı,bdövüştü, kandı,baruttu, bi dünya tantana kendini tuketecen. olum bu is yaprak test satmaya benzemez hayat memat meselesi. hadi şansin yaver gitti kazandin bitti mi? nah bitti devrim mevrim, anlata anlata dilinde tüy bitecek, devrimlerine işemeli sıçmalı kufur ayinleri yapacaklar. tv lerde ne anan kalacak, ne avradin. sonra sen kahırdan öleceksin, önce üzülüyormuş gibi yapacaklar sonra, sonra gene " son osmanlı padişahı" diye pankart açacaklar, kafir olacaksın, yahudi olacaksın, sabetay olacaksın, olacaksın da olacaksın. ben böyle dusunur ve vaz gecerdim sarı ve yetim mustafa'm. sen sana yakışanı hayal ettin ve yaptın. bir başkaldırışın ilk adımlarını attin 1919'un 19 mayısında bozkırda yeni bir filiz yeserttin. koca bir hiçten bir ulus yarattın. aziz ruhun huzur bulsun sarı mustafam, yetim mustafa'm....iyi ki o gemide ben tolga değilde sen vardin.
