"Hep bir önceki keşfi yeniden tekrarlamak gibi... sen hep el sürülmüş ve üstünde adım izleri olan o kadınları sevmiştin, dokunduğun her duyguda bir başkasına ait parmak izleri vardı ya da duyguları öldürülmüş bir sevdanın ipuçları... sen hep daha önce öpülmüş bir kadının dudaklarında sana dair cümleler bekledin. oysa, ıslanan kelimeler bir başkası adına sana yönlendirilmiş, öznesi eylemine uymayan devrik cümleler kurmaya görevlendirilmişti. onu öperken başka birinin gölgesi araya giriverirdi hep ve aslında sevişlerin senle olmadığını bilemedin. kapanan gözlerde sen hep bir başka resim üzerine fotomontajdın azizim, defolu caddelerde fotomontaj... "