Anadolu halkının içinde bulunduğu acınası fakirlik halini tiksinti içeren bir üslupla anlatan mektuptur. Haşim, şehirli bir entelektüel ve kıvrak kalemli bir insan olarak köylüyü ustalıkla yerin dibine gömmüş. Tipik köylü-aydın çatışması.
Dönemin toplumsal yapısı hakkında fazlasıyla aydınlatıcı bu mektup ama ahmet haşim hakkında iyi şeyler düşünmeme de engel. ıııyyy tezek peşindeler yivrenç demek yerine bu insanlar neden tezek peşinde beyefendiciğim diye sormak gerekirdi.
Aynı hayal kırıklığı köylü milletin efendisidir'e uyup köylere akın eden tezcanlı cumhuriyet aydınlarında da görülmüş. Onlar da tutup yaban'ı falan kaleme almışlar. Köylüye üstten bakmak bu hayal kırıklığını ve ümitsizliği beslemekten başka bir işe yaramayacak. Daha nesnel bir yaklaşım ve yapıyı içinde bulunulan koşullar çerçevesinde değerlendirmek en azından beklentiyi düşürür. Böylece taşralı ve şehirli aydın arasındaki farklar köşelerini yitirir ve birbirine batmamaya başlar.
Tabii biz hala bunlar çomar aabi ya seviyesinde olduğumuz için bu ılımlılaşma epey zaman alacak. Hatta belki de hiç olmaz öyle bir şey. Bakalım.