şu satırları kemalist bir birey olarak yazıyorum.
dikta etmek ne demekti. insanlara ne yapıp ne yapmaması gerektiğini idrak ettirmek.
fasist ne demekti peki? kendisinden farklı bir düşünceye sahip olanı kabul etmeyen ve onu kaba kuvvet kullanarak ezmeye calısan.
kemalin yaptıklarına ve kemalist bireylerden istemlerine dikta denilebilir. neden? dikta olması gereken bir dönemde yasadık biz. kadınlarımız 2. plandayken eşdeger oldular. yobazlar hüküm sürerken 2. plana atıldılar. demokratik düşünce ortaya cıktı. dikta edilmesi gereken yerde halkın yararınaysa diktatöre fasist demiyoruz biz.. bu akımada fasist diktatörlük demiyoruz.
atatürk bir örneğindeyse diktatörlüğün ne oldugunu ne olmaması gerektiğini acıkca bildirmiştir bize zaten...
-istanbulda bir baloda idim. Sarı saçlı bir delikanlı gelip karşıma dikildi. Adı Ekrem yahut Kenan olacak Bir balo için aşırı sayılacak laubaliliklerle etrafındakilerin dikkatini çekmiş olacak, bir aralık ortadan uzaklaştırdıklarını hissettim. Halbuki onunla konuşmak da istiyordum. Nihayet döndü dolaştı bir fırsatını buldu gene karşıma çıktı. Bana düpedüz: size diktatör diyorlar, doğru mu? dedi. Ona şu cevabı verdim:
Ben diktatör olsaydım sen bana bunu soramazdın. Bir takım inkılap zaruretiyle bir takım yenilikleri kabul ettirmeye çalışan adam diktatör değildir! Diktatör, hoşgörüsü olmayan adamdır. Karşısında her fikir söylenemeyen adamdır. Diktatör, kendi düşüncelerine aykırı fikir söyleyenlere kin güden adamdır. Bunun haricinde diktatörlük, tehlike, inkılap, fevkalade zamanlarda lâzım bir demokrasi müessesesidir. Demokrasi tarihinde böyle muvakkat böyle muvakkat diktatörlüklere rastlanır. Benim, on beş senedir, bazı fikirleri bu memleket hayrına kabul ettirmek için sarf ettiğim gayretlerde hiç bir şahsi endişe yoktur. Benim, belki demokrasinin anladığı manada diktatörlüğe benzer hareketlerim görülmüştür. Fakat, Tiran asla olmadım.