hazırlık kampındaki yemek sırasında birinci kaptanı ibrahim üzülmez'in, ikinci kaptanı ibrahim toraman'la birbirine girdiği futbol takımı.
sonuç olarak, ikisi de kadrodışı bırakılmıştır.
bir takımda her türlü tatsızlık olabilir ancak önemli olan ve beşiktaş yöneticilerinin kendilerine sormaları gereken şey, "nasıl becerdik de kendi taraftarlarımızı bile beşiktaş'tan soğuttuk, -gerek futbolcu, gerek idareci, gerek destek kadro elemanı olsun- her türlü vasıfsız adamı bu kulübün içine doldurmayı başardık?" sorusudur. ibrahim üzülmez denen adamın, hızlı koşması dışında recep ivedik'ten ne farkı vardır? nasıl gelip de türkiye'nin üç büyük kulübünden birinin kaptanı olabilir? konuşamıyor lan bu adam?! izlediğim her beşiktaş maçında, kamera kendisine yaklaştığında en yakınındaki rakip takım oyuncusuna "s.kerim seni" dediğini okuyabiliyoruz dudaklarından sadece. ve bu adam gibi başka örnekler de yok değildir.
seba'nın zamanında saygı duyulurdu beşiktaş'a. bir asaleti vardı, ciddi, sağlam bir duruşu vardı, hatırlıyorum. şimdi sıradan bir takım oldu. istediği transferi yapsın, istediği kadar ikinci ya da üçüncü olsun, geçen sezonki sivasspor'a duyulan sempatinin yarısına yetişemez böyle gittiği sürece.
