an itibariyle masamın üzerinde, stres topuyla puding dolu tabağın tam ortasında duran kırtasiye gereci.
sahi, ne zamandır orada duruyor bu silgi. hikayesi neydi kim bilir ? nerelerden gelip, hangi fabrikada işlenip,paketlenip yollara düştü bir kamyonun içinde. sonra oradan, bir adamın evine ekmek götürebilmek için açtığı kırtasiye dükkanının raflarına dizildi. tabii yanına başka silgi arkadaşları da dizildi. belli bir süre onlarla arkadaşlık etti. bir çok gün geçirdi o silgi arkadaşlarıyla.
bu silgiler bazen güldüler, bazen küstüler.. arkadaşlık bağları kuvvetlendi..sonra o raftan bir bir ayrıldı silgi arkadaşları. her silgi ayrıldığında diğer silgiler o silgiyi bir daha hiç göremeyeceklerini biliyorlardı. çünkü satın alınan bir silgi yazım hataları olduğunda kullanılacaktı ve sonunda tükenecekti. bu yüzden her bir satın alınma, silgilerin içini cız ettirirdi...çünkü silgilerin tükendikten sonra yeniden dirilecekleri bir cennet yoktu..
en sonunda da bizim ufaklığa geldi sıra ve kardeşimin silgi ihtiyacını karşılamak üzere gittiği kırtasiyeden,kardeşimin kırtasiye poşetine girdi. oradan da eve. şu an pek fazla kullanılmamış bir şekilde masada durmakta. ben de pek kullanmamaya karar verdim bu silgiyi. çünkü yukarıda da dediğim gibi silgilerin tükendikten sonra gidebilecekleri bir cennet yok.