gidişi ayrı bir üzer ama o ilk zamanlardaki gibi onu bir daha sevememek ise tam anlamıyla ezer geçer. bir daha ne onu ne de bir başkasını ilk zamanlardaki heyecanla sevememenin hüznü başkadır. bazen aklına gelir. dünya içine oturur. yerinden kalkıp iki adım ötedeki mutfağa efkar sigarası içmeye bile gidemeyecek kadar hareketsiz bırakır. vaktiyle attığı mesajları bile o uyurken tekrar tekrar okuyup heyecanla hayallere dalardım. şimdiyse gecenin bir yarısı dizimin üstünden eşofmanın çizgilerini sayıyorum, o bitiyor yarısına kadar açık odanın kapısına bakıyorum. sonra gözlerim donup kalıyor orada. zaman beni ve duygularımı öyle tüketiyor ki onu sevdiğim o ilk zamanların sevincini unutmaktan korkuyorum. ötesini ise ne düşünebiliyor ne de anlatabiliyorum...