şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git.
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar.gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık.
sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin, sırf onaydı.
bir kuş konmuş parmaklarıma, uzun uzun ötmüştü.
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti.
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı.
oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu.
şurada senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar.
şurada da etin çoğalıyor dokundukça lafların, dünyaların.
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek.
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik.
oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya.
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız.
seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
iki kere öpsem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı, memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik, güzellik.