imkansız olan değer verme durumudur. kimse kimseye gerektiğinden fazla değer vermez. kapasitesi kadar, elinden geldiği kadar değer verir. daha sonra bir takım olaylar sonucunda gereksiz değer vermek gibi bir durum çıkar ortaya ki, bu sadece kızgınlıktan gelen bir duygudur. kimse bir diğeri için değer biçemeyeceğinden, an içinde verebildiğimiz kadar değer vermiş, sonrasında alabldiğimiz kadar da geri almışızdır. "gereğinden fazla değer verdim" demek; gerisin geri aldığımız değerden de fazlasını koparma, kendimizi cezalandırma isteğindendir ve ne olursa olsun bir başkasına saygısızlık, terbiyesizliktir.
kişi hayatımızın bir evresinde çok değerlidir, bize hasken, çıkarımızı kollarken, mutlu ederken çok değerlidir, kazığı yediğimizde değersizdir, değerini, önceliklerini kaybetmiştir bu kadar basit. yoksa en baştan "bu kimsenin değer ölçütü budur, bu kadar değer verelim" diyemiyor kimse.
tabi şöyle bir durum da mevcuttur; karşılaştığımız insanlarla ilgili yeterince tahminde bulunduğumuz 15 sn süren bir dilim vardır. bu süre içerisinde kişiyi önemser ya da umursamaz tavır almamızı söyleyen sinyalleri alırız beynimizden. bizim için kötü olduğunu düşündüğümüz ve buna karşın önemsemeyi "seçtiğimiz" insanlar olur. buna da bile bile lades denir, sonunda kendi seçimlerinizi kötüler duruma düşer, ne yaptığınızı bilmez konuma gelirsiniz. ama kesinlikle, gerekenden fazla değer vermek gibi bir durum sözkonusu olmaz. değer verilmişse verilmiş, geri alınmışsa alınmıştır. bunalıma girmek, kendimize ceza vermek istersek "aptallık ettim gereğinden fazla değer verdim" filan denir işte. bu kadar basit, bu kadar düzdür.
doğru cümle her zaman; "o da değerli bir insan elbette fakat artık ben o değeri vermiyorum" ya da muadili birşeylerdir. yoksa her ömrünü tüketen şey için bu tür kalıplar kullanırsanız mutlu gününüz geçmez yavrılarım. etmeyin, eylemeyin.