friedrich wilhelm nietzsche

entry1484 galeri
    1248.
  1. Müziğin ruhuyla hayatı tam içinden yakalayan Nietzsche'yi anlamak için oluş'a verdiği önemin farkında olmak gerek. oluş, kendi içinde ne bir değer ne de bir anlam taşır. metafizik hakikat nosyonlarında görülen ayrımların karşısında durur. ele avuca sığmaz, kalıbı yoktur. kendini gerçekleştirmez, gerçekleştirdiği anda yeniden başlar. oluş, kumdan kalaler yapan ve canı istediğinde yıkan bir şeydir, iyi'nin ve kötü'nün ötesindedir. onda ahlaklılık yoktur. doksa-episteme, madde-form, öznel-nesnel,özne-nesne,numen-fenomen (ah be) gibi ayrımlar... bunların hepsi kurgusaldır. oluşun farkında varmak için, deprem esnasında üzerinde durulacak hiçbir zemin olamaması durumunu tahayyül edebiliriz. insan bu oluşun karşısında değer oluşturur. nietzsche de müziği belki de bu yüzden çok sever, oluşu yakalayan ve onun dayanılmaz ağırlığını yatıştıran bir şeydir onun için. oluş çerçevesinde tahayyül edilen hayatta kavramların aslında bir şeye işaret edemediği gerçeğini düşünürsek, nietzsche'yi kelimeler kullanarak anlatmak saçma oluyor bir yandan. paradoksa düştüğümüzü göz ardı ederek devam etmek gerecektir.

    nietzsche'nin "tanrı öldü!" diye bağıran kaçık adamının bu feryadı, felsefe tarihinde dönüştüğü slogandan başkaca şeylere işaret eder aslında. Tanrı'nın ölümü ile modern çağdan beri işe yaradığı düşünülen dualistik ayrımların, ikiliklerin, metafiziksel hakikat nosyonlarının ölümüdür. bu bağlamda, sözü geçen pasajda pazarcılar, realist ve pozitivistleri simgeleyen kendi olgusal çerçevelerine hapsolmuş normal-anormal ayrımı yapan insanlardır. o kaçık adamı, kaçık adam yapan budur. fakat, özne de ölmüştür, nesne de.

    oluşun önünde durmak, onu kavramsal şema içerisinde belirlemeye çalışmak, iyi ve kötüden çıkan tüm ahlaki yargılar, oluş tarafından yadsınır. bu anlamda kaçınılmaz görünen nihilizmden başkası değildir.
    3 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük