Harika bir tespittir. Uzun zamandır farkında olduğum ama bir türlü dile getiremediğim sıkıntımdır bu benim. Her zaman parmakla gösterildim "efendi çocuk" diye. Aileler hep beni örnek gösterirdi "bak sen de abin gibi uslu ol" diye. Okulda en ufak bir yaramazlık yapsam, bir kere olsun ödevimi eksik yapsam "senin gibi bir öğrenci nasıl yapar bunu, hiç yakıştıramadım" diye azarlandım sınıfın önünde. Halbuki diğer öğrenciler ödevin yarısını bile yapsalar aferin deniyor, haftalık vukuat sayıları tek basamaklı olunca şükür ediliyordu.
Her daim beni psikolojik baskı altında tutan amerikada "bully" diye geçen piç kuruları oldu. Ben onların küfürlerine karşılık vermedim, fiziksel sataşmalarına göz yumdum. Efendi çocuktum ben çünkü, böyle yetiştirildim.
il geneli sınavlar vardı ilkokulda, birinde 10. olmuştum diğerinde 82. olunca ağzıma sıçmıştı hoca.
Hep üzerimde bir beklenti, bir baskı vardı. Hiç kendim olamadım, hep toplumun beni zorla soktuğu "koyun" kalıbında oldum. Ne kadar çabalarsam çabalayayım bilinç altımın bir yerlerinde sıkışmış olan bu eziklikten kurtulamayacağım.
Ailem bu yetiştirme tarzının yanlış olduğunu kardeşim ilkokulun sonlarına geldiğinde farkına vardı. Kardeşime "bugün ödevini yapmadan git, bugün bir arkadaşına küfür et, bugün bir yaramazlık yap eve gelince soracam" diye tembihlerde bulundular. Ama kardeşim de çoktan etkilenmişti bu durumdan, doğduğundan beri hep "abin gibi ol" sözleriyle büyüdü. Ailem ne kadar tembih etse de her gün bunların hiçbirini yapmadan geri dönüyordu.
Olan oldu artık kimseye bağırmak çağırmak gibi bir niyetim yok, ama bu tecrübe ile en azından ileride kendi çocuklarımı nasıl yetiştireceğim konusunda bilgi sahibi oldum.