kendi değerinin bilincinde olmayanlar, daha önce hiç kimseden görmediği ilgiyi bir kişiden gördüklerinde önce bir afallar, belki sevinir, biraz şımarırlar.
karşısındakini şımartmaktan hoşlanan kişi ise önceleri bu durumdan rahatsız olmaz lakin bi zaman sonra artan kapris ve isteklerden, dile getirilen memnuniyetsizliklerden bunalabilir, ilk zamanlar gösterdiği ilgi ve alakanın yarısını dahi gösteremez hale gelebilir.
hep fazlasını isteyen ise; daha öncesinde hiç görmediği değeri kendisine veren, fikrini her daim soran, isteklerini yerine getirmeye çalışan, sevgisini dile getirmekten kaçınmayan kişiyi önceleri el üstünde tutar ama sonraları bunlar ona yetmeyecektir.
kendisine gösterilen değer, ona sorsanız zaten olması gereken olarak tanımlanır. karşısındaki bir adım geriye gitse, bunun hesabını, onu üzerek ve kırarak ona sormaktan çekinmez. kendi yaşamına uyması gerektiğini düşündüğü kişinin fikirlerini umursamaz, bilmeden de olsa onun kendini değersiz hissetmesine yol açar. bunu paylaşırsa oldu ya karşı taraf kendisiyle, laf dönüp dolaşıp gene kendi şikayetlerine gelir.
bir zaman sonra belki bunları bahane edip terkeden kendi olacak, hatta karşısındaki bu ayrılık fikrine itiraz etmez ise verdiği kararla gurur duyacak, kibiri ona bir çok şeyi unutturacak ama gene sonunda kafayı taşa vuran kendi olacaktır.
eğer ki hep daha fazlasını arar ve bulamaz ise geçmişini, kendisini el üstünde tutanı özleyecek; hatasının bedelini ise gelecekte, belki çok sevdiği ama kendisine fazla değer vermeyen birine katlanarak öder.