Muhafazakar sağ siyasetin yürütücüsü olan tüm burjuvazi partilerinin ortak sloganıdır. Ve hatta bunların bir zamanlar kendilerine anti-kapitalist diyerek komünizmi yok etmek amacıyla kapitalizme savaş açanları , cemaat ve tarikatların , din ve ırkın sentezinden oluşan feodal osmanlı elitizmini savunarak kurulan bilgeler yönetimi ile millyetçi sosyalizmi savununan Nurettin Topçu ve yine bu şahıs tarafından milliyetçiliği materyalizme hapsettikleri nedeniyle ittihat ve terakki'nin propagandacı olarak suçladıkları turancı Ziya Gökalp'ın faşizmini kıskanan bir başka türk-islam faşizmini betimleyen düşünceler de öne sürülmüştür . Ancak nedense görülmek istenmeyen şey bir burjuva devrimi olan Kemalist kültür devrimi içerisindeki muhafazakar ögeleri asla kökünden yok etmemiştir . Onların feodal köklerini zayıflatarak ikinci bir unsur olarak mahalle aralarında yaşatılmasına ses çıkarılmamıştır. Anlaşılacağı üzere burada kocabaş Fırat'ın karşı çıktığı şey islam dininin şeriat iktidarında vücut bulamamasından kaynaklanan ve bunun önünde en büyük engel olarak gördüğü kemalist devrimleri suçlamaktır . Temsil ettiği partinin de muhafazakar demokrat olarak kendilerini ifade etmesinden dolayı da üzerine düşen misyonu yerine getirmektedir . Değilse herkes kemalist devrimlerin jakobiyen niteliğini kabul etmektedir ancak bu devrimleri iyi-kötü olarak ayırt etmek için geçerli bir kriter olamaz. Zira temsil edilen devrimler öz niteliklerini fransız devriminin radikalizminden alır ve bunu anadolu topraklarında aşama aşama uygular . Bahsi geçen devrimlerin feodal dönemlerin aristokratik geleneklerini özleyen islamcılar için bir travma etkisi yaratması da gayet normaldir. Zira tarihsel diyalektik içinde kemalist devrim islamcılığın karşısında ilerici ve günümüz neo-liberal ekonomi-politikalar yoluyla zenginleşip halkı sömürürken içinden çıktıkları cemaatleri de ürkütmemek isteyen post-modern dinci güruh için rahatsız edici bir konumdadır.