acemiliğin ikinci haftasının sonlarıydı sanırım. fırsat bulup banyo yapamamıştık henüz. iki haftadir it gibi terliyor ve banyo yapamiyorduk. haliyle herkes kokuyor. ben kendi kokumdan iğrenir olmuşum o derece. koltuk altlarımı ıslak bezle falan siliyorum ama ne çare. yıkanmak lazım.
neyse ikinci haftanın sonunda başçavuş kışla banyosunu açtırdı. banyoda 20 küsür tane kabin var ama kiminin suyu akmıyor, kiminin duş başlığı bozuk. ve yıkanmak için bekleyen 300 kişi..
o gün yaptığım banyoyu hayatım boyunca unutamam. sıra bana geldi neyse girdim kabine ama yerler simsiyah, su sinek sidiği kadar cılız bir şekilde akıyor. duvardaki sperm izleri de cabası. giren fırsat bu fırsat diye attırmış mk. çıkıp gitsen yine zararlı sensin, vücut suyla temas etsin bari diye 5 dakika boyunca o pis yerde cılız suyla yıkandım.
yıkanmakta ne yıkanmak.. avucuma suyu dolduruyorum, sonra avucumdaki suyu basımdan aşağı, sırtımdn aşağı falan döküyorum. 5 dakika dolunca kapıyı çalmaya başlıyorlar ve paldır küldür çıkıyorsun.