bir adamı özledim...geçmişe ait yaşadıklarımızdan bir film karesi aklımda. başka bir şehirde yeni işi için mülakata girmiş, mülakattan hemen sonra beni arıyor. olan biteni ve tüm heyecanını bana anlatıyor. bense onun bu mülakatta başarılı olması için dualar etmişim. telefon konuşmamızdan sonra gece mesajlaşmamız devam etmiş. ve sabah olduğunda ben işe gitmek için hazırlanırken beni aramış, hala başka şehirde gibi rol yapmış. evden çıktığımda gideceğim yönün ters istikametine garip bir içgüdüyle bakmışım ve onu görmüşüm. sabah ilk uçakla gelmiş ve ben işe gitmeden sürpriz yapmak istemiş. onu görmenin verdiği heyecan, görmek istediği tek insan olmanın verdiği mutluluk nasıl da güzeldi...özlediğim adam işte bu adam...pahaca küçük ama anlamca büyük şeylerle beni mutlu eden, gülümseten, içimi ısıtan o adamı özledim...
şimdi benden fersah fersah uzakta gibi olan bu adamla o adam aynı adam mı? nerede benim özlediğim adam?
duygu yüklü bir anda bu satırları yazarken düşünüyorum; aşk adil değil...sevdiğin kadar sevilmek diye bir şey yok. özlediğin kadar özlenilmek diye de bir şey yok...