Size dayatılan istatistikleri sahihmişçesine her cümlenizin başında söylemeyin olur mu?
Bu oranlar ne kadar doğruyu yansıtıyor? Ve bir de şu soru var, buradaki kıyas günümüz türkiyesi ile osmanlı devleti kıyası mı olmalı yoksa o zamanın avrupası ile osmanlı devleti kıyası mı?
En baştan başlıyorum. Tarih yorumlamanın başlıca kuralı her dönemi kendi şartları içerisinde değerlendirmektir.
Kanuni’nin Türkiye’sinde, çağdaşı Avrupa devletlerine göre daha fazla kitap, daha çok okul, daha yüksek oranda okur-yazar vardır mesela.
Osmanlı’nın eğitim faaliyetini okulla sınırlamak uygun bir değerlendirme değildir. Bütün camiler sürekli eğitim kurumudur. Buralarda din ilimlerinin yanı sıra fen ilimleri de öğretilir.
istatistiklere bakarsak; 1895 yılında ittihat ve Terakki Partisi’nin savaştan önce yaptırdığı araştırmaya göre, okuma yazma oranı yüzde 40’lardadır. Hatta aynı yıl yapılan başka bir araştırmaya göre oran yüzde 60’a kadar çıkıyor.
Tabii gerçek okur-yazar oranını tespit etmenin en sağlam ölçüsü, gazete ve dergi tirajlarıdır.
1908-1914 tarihleri arasında Osmanlı Devleti sınırları içinde yayınlanan 801 dergi ve gazetenin toplam satışı yüz bin civarındadır.
Yukarıda okuduğum başka bir meseleyi de izah edelim.
islam=arap gözüyle bakıyormuşuz. Kimse bu şekilde bakmıyor. Lakin dönüp konuştuğumuz konuya bakarsanız dil meselesini konuştuğumuzu farkeder ve mevzunun "arap" değil "arapça" olduğunu görürsünüz. islam=arap değildir ama büyük ölçüde islam arapça ile anlaşılır. islam'ın temel kaynakları kuran-ı kerim ve sünneti seniyyenin dili arapçadır. islami ilimlere ait Geleneksel eserlerin hemen tamamı arapçadır. islam'ı anlamada arapça önemli bir faktördür. Tercüme ve meal ile bir yere kadar gidilir.
Bir de cumhuriyetin ikinci adamı ismet inönü bu hususta neler söylüyor buna bakalım.
“Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi… Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-islam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı... Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.” (inönü, Hatıralar, C.II s. 223).
Bu satırlar herhangi bir muhafazakar yazara ya da entelektüele ait değil. inönü'ye ait. Merak eden araştırabilir.
Yeterince basite indirgeyerek açıkladım umarım bu sefer anlaşılmıştır.