Ölüm cezası, dünyada çoğu ülkede verilmemektedir nitekim hukuki işlerde kumpas ve şantaj olabileceğinden hükümlünün idamı büyük bir skandal olacaktır. Bu ise adil ve güçlü bir hukuk düzeninin imkansızlaşmasına izin verecektir.
Ayrıca teröristler intihar eylemlerinde canlarını kurtarmaya kalkışmazlar, halkı korkutmaya ve kışkırtmaya yönelik eylemlerde bulunurlar bu yüzden ölüm cezası onlar için pek bir şey ifade etmeyeceklerdir.
Türkiye Cumhuriyeti'nde idam cezası en son 1984 yılında uygulanmış, 2002 yılında bütün idam cezaları ağırlaştırılmış ömür boyu hapse çevrilmiş, 2004 yılında ise kaldırılmıştır.
1984 yılına kadar idam edilen hükümlüler arasında, eski Başbakan Adnan Menderes, içişleri eski Bakanı Hasan Polatkan, Dışişleri eski Bakanı Fatin Rüştü Zorlu Milli Demokratik Devrim hareketi lideri Deniz Gezmiş ve arkadaşları 'Hüseyin inan've 'Yusuf Aslan' vardır. Bu kişilerin idamının yanlış olduğu çokça dile getirilmiştir hatta iade-i itibar edilip adına anıt mezar yaptırılan da bulunur. Kısacası, ölüm cezası hükümlüyü efsanevi bir zata çevirebilir.
Ayrıca bu ifadede yanlışlık bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı yürütme kuvvetini Başbakan ve Bakanlar Kurulu ile birlikte temsil etmektedir ancak yasama ve yargı organlarında etkisi bulunur. Kanun teklifini milletvekilleri sunar. Kısacası Cumhurbaşkanı doğrudan kanun çıkarmaz (KHK hariç) ancak dolaylı olarak tavsiye ile böyle bir şey yapılabilir.
Toplumdaki terör olaylarının sonucu olan öfke ve intikam duygusunun oluşturduğu etki, bu tür cümlelerin kurulmasına sebep olmaktadır.
Ayrıca, gelecek yıllarda akıbetimizin iyi olmadığını söyleyebilirim.