her ne kadar ifası zor bir meslek olsa da, hemen herkesin içten içe bir gıcıklığı da olduğu garip bir iştir otobüs şoförlüğü. her gün aynı yolu bilmem kaç kez gidip gelmek... çekilir iş değil olmamasına da; yine de belli sorumlulukların, zorunlulukların da var topluma, yolcuya karşı. kendi sinirini bizden çıkarırsan olmaz ki! ben de gelir seni böyle anket konusu yaparım işte.(o değil de, dolmasam böyle bir başlığı tercih etmezdim gerçekten)
neyse, gelelim kusurlarına...
*bir kere şu yeni klimalı yeşil otobüsler çıktığından beri iyice alışakoydunuz çak çuk frene-gaza basmaya. eski debriyajlı otobüsler bu durum adına valla daha iyiydi. bilmiyorum artık iki ayağınızı da mı kullanıyorsunuz bunda, yoksa bilmiyor musunuz kullanmayı... bazı zaman gazı kökleyip milleti cama yapıştırmak yetmiyormuş gibi, freni de aynı şekilde kullanarak kokmuş poşetli amcayla şişko teyzenin arasında tost olmamıza sebepsiniz, ona göre.
*sonra şu klimaları sanki evinizdeymiş gibi, kendi malınızmış gibi çalıştırmamanız nedir onu hiç anlamadım. para kendi cebinizden çıkıyor sanki. yaz-kış pişeriz-donarız, aç deriz açmazsınız.
*ayrıca, aldığınız iki kuruş parada da gözüm yok ama, her geçenden komisyoncu gibi illegal bir şekilde akbilinizle onar-yirmişer götürmeniz(ayda ayrı bir maaşa tekabül eden) keza gözümde kötü bir puan yine adınıza.
*yeri geldiğinde insanlara böğürüp yasak olmasına rağmen kendiniz cep telefonuyla konuşmanız yine...
