şimdi öncelikle bunu söyleyen zat-ı muhtereme mutelif yerlerimle gülmek istiyorum.
güzellikde olduğu gibi yakışıklılık da göreceli bir kavramdır. "abdullah gül yakışıklıdır" denildiğinde tamam. ona, buna göre yakışıklı olabilir doğrudur. lakin; "abdullah gül en yakışıklı cumhurbaşkanıdır" dediğimiz zaman işin içine atatürk'ten başlayan bir liste girmektedir ki bu konunun alanını alabildiğine daraltmaktadır.
hadi atatürkten ahmet necdet sezere kadar olan bölümü geçelim. 3 şıkkımız olsun.
1- atatürk
2- ahmet necdet sezer
3- abdullah gül
atatürk için "şaşıydı" diyen zatlara bir sözüm olacak. şaşılıkla şehlalık arasında fark vardır. şaşı olmak başka bir şey şehla olmak başka birşeydir ki. şehla dahi olsa o gözlere bakıp da erimeyecek olan adamın alnını karışlarım ben. bu bir.
ikincisi; genel göreceli kavramlara göre yakışıklı diyebileceğimiz kişinin saçının olması, kel olmaması bir etken değildir. ki brad pitt' de zaman zaman keldir ama "yakışıklı değil ulan bu adam" diyen bok yemiş sayılır. ağzına çarpılır.
hadi atatürk'ü saf dışı edelim ve elimizde sadece 2 kişi kalsın.
1.si traşlı yüzü, takım elbisesi, duruşu, efendi tavırları, ses tonu ve -gerçeği görmek gerek- hafif dökülmüş saçları.
2.si toplu sayılabilecek kadar kilolu, normalin dışında olan bıyık stili, aynı kategoriye girebilecek saç şekli, neredeyse gömlek üstü yün yelek giyebilecek giyim tarzına sahip, mazlum bakışlı bir kişi.
iş bu iken varın ikisi arasındaki ayrımı siz yapın.
bence bırakın atatürk'ü ahmet necdet sezer daha yakışıklıdır sayın gül'den.
buradaki abdullah gül fotoğrafını çeken fotoğrafcı, haberci, her ne ise allah onun belasını versin. tamam atatürk zamanında da tüm haberciler akıl almaz fotoğrafcılar değildi ama böyle bir açı da kimin fikridir be kardeşim! adamın çorabının altından pörtlemiş taban izlerini, akşama kadar ayakkabı içinde durup parmakların şeklini almış çorabını çekmenin de ne manası var be!
