bilmek istemiyorum
büyük ağlayışlarının arasından uğuldayan istiridye yalnızlığını
bıçak kesiği tuz yarası bunların arası bir sızıda
yine mi acı dedim yine mi yara
kaç şiir oldu
özgürlük heykelinde tutsak kalmış kelimeler tırmalıyor dudaklarımı
ayaklarımda yer çekiminin aldırmazlığı var
düşmelerden yorulmuyorum
nehirlerce boşalıyorum gün aşığı tenlere
temelli gebe bir yalınlık var üzerimde
hep aynı tondayım
aynı nefes içimde her daim
parmagı kefenın kenarında basit bir tüccar
erosu kandırıyor bozuluyor denge
ey hayat
diz çök, af dile
sakla neşterini tırnaklarına ve sür yüzüne
anla...
kanlarını öptüğüm dünya
borçlarına açılmış parantezinde geçen
hakettiklerimi ver bana