hayata dair iç burkan detaylar

entry5916 galeri ses2
    354.
  1. o gün yine izmir konak meydanında bir banka oturmuş, boş gözlerle güvercinlere yem atanları, gelen geçeni izliyordum. "boyacı velet" beni gözüne kestirip sokuldu yanıma:
    -Boyayalım mı abi?
    -Yok sağol, gerekmez!
    -Gerekmez olur mu abi, toz içinde ayakkabıların.
    -istemiyorum, sağol!
    -Olsun abi, temiz dursun ayakkabıların.

    Tahminen 10-11 yaşlarındaydı. Yaşı da, boyu da benim yarım kadardı. Esmer tenli, lekeli yüzlüydü, paçası yukarıda soluk bir kadife pantolon ve soluk bir t-shirt vardı üzerinde. Tamı tamına kafamdaki "boyacı velet" profiline uyuyordu yani.

    -Olum boyama şunları. Yok param.
    -(Gülümseyerek)Senden para soran oldu mu ki abi?
    -Fesupanallah! (al işte, klasik "boyacı velet" yalanı. Senden para istemezle başla işe, boyadıktan sonra parayı alana kadar sülük gibi yapış. Üzerine tek dal sigara da ekstra. Ulan hakikaten de bozuk yok üstümde. Offf, nerden bulaştı şimdi bu?)

    neredeyse 10 dakika boyunca yüzünde o salak(!) gülümsemeyle birlikte sanki dünyanın en önemli işini yapıyormuşcasına bir titizlikle boyadı ayakkabılarımı. Sanırsın ki boyadığı dandik bir çift ayakkabı değil, eşsiz bir resim tablosu. "Sıçtım" dedim içimden. Fatura katmerli gelecek... "Şimdi bunların çetesi de vardır. Para vermezsem bir ıslık, 10 adam toplanır, bir temiz dayak da yerim. iyi mi? Off yaa!!"

    -hah. bitti işte. çok kıyak oldu abi.

    Hakikaten de çok kıyak olmuştu. Cebimden sigara paketini çıkardım.

    -Param yok demiştim sana. Ama al, bir tane sigara vereyim.
    -Ben sigara içmem abi. Bence sen de içme. Yazık ciğerlerine. Zaten para d istemiyorum.

    Sigara kullanmayan, hem de "beleş" sigara kullanmayan bir boyacı velet.

    -Peki niye boyadın şimdi bunları?
    -Ben ayakkabı boyamayı seviyorum abi. Hem burada dolaşmayı seviyorum, hem de ayakkabı boyamayı. Çoğunlukla para vermiyorlar zaten. Ama ben kirli gördüm mü boyarım...

    Ayakkabılarıma baktım, sonra da "boyacı velet"e... Arkasını dönmüş gidiyordu. Tekrar ayakkabılarıma baktım. Baktım, baktım... Nutkum tutuldu, basiretim bağlandı. Neden sonra kendime gelip, elimi cebime attım ve bir beşlik çıkardım "ayakkabı boyamayı seven velet"e verme için. Meydandaki kalabalığı taradı gözlerim, ayağa kalktım, turladım meydanda ama bulamadım "ayakkabı boyamayı seven velet"i borcumu ödemek için.

    Gerçekten ayakkabı boyamayı sevdiği için boyamıştı ayakkabılarımı, para için değil. Yoksa bir şekilde çıkardı karşıma. Aradım, bulamadım. Sevdiği işi yapmayan, yaptığı işi sevmeyen yığınların aksine o sevdiği işi yapıyordu, yaptığı işi çok seviyordu. Boyarken yüzündeki gülümseme boşuna değildi.

    Şimdi konak'a her yolum düştüğünde, ayakkabılarıma bir bakarım boyaya ihtiyacı var mı diye. Onların ihtiyacı olmasa bile, belki bir çocuğun ayakkabı boyamaya ihtiyacı vardır.
    2 ...