varlığımızın ve hayatımızın önceden belirlenmiş olduğu anlamına gelen dini terim. ehl-i sünnete göre insan belli bi noktaya kadar seçim yapma hakkına sahiptir deniyor -mutezile'nin dediği gibi fiillerinin yaratıcısı konumunda olmasa da-ama diğer konular önceden belirlenmiş; aile, cinsiyet, doğum tarihi, ölüm yeri ve zamanı gibi. ilkokulda hocamız bi benzetme yapmıştı bunun için: "biz bir gemideyiz, geminin nereden kalkıp nereye gideceği belli, ama gemide neler yapacağımız bize kalmış." belki biraz klasik bi örnek ama yine de hoş gelmişti bana.
şimdi bu noktada anlamadığım bi şey var. ölüm şeklimiz belliyse, intihar edenin de intihar edeceği belli ki bu en büyük günahlardan sayılıyor. yani birileri bu günahı işlemek üzere dünyaya geliyor. ya da mesela cinayetler. katiller de katil olacağı belli olarak doğuyor o zaman, kader anlayışından bu çıkmıyor mu? tamam hepimiz öyle ya da böyle günah işledik veya işleyeceğiz, kimse kusursuz değil bu dünyada. ama doğuştan çok kötü olduğu söylenen günahlarla doğmak ne kadar mantıklı? kimsenin adaletli doğmadığının tabi ki farkındayım ve bunu sorgulamıyorum zaten, kimimiz engelli doğuyor kimimiz zor şartlarda dünyaya geliyor, bunlar mantıksız değil çünkü her insanın sınav şekli farklı olabilir. yani bahsettiğim durum adaletsiz oluşu değil, doğuştan günahlı oluşu.
herkesin inancı kendinedir, amacım bi şeyleri çürütmek değil. uzun süredir kafama takılan bi şey ve etrafımdakilerden de düzgün cevap alamıyorum, internetteki kaynaklardan da aynı şekilde. deist de olsam ve kadere inanmasam bile bu durumun kendi içinde bi mantığının olması gerek bence, umarım öğrenip editlerim.