hiç şüphesiz, böylesine nazik bir ricası karşılıksız bırakılmaması gereken bayandır.
türkiyenin yetiştirmiş olduğu en nadide çanakçı ve kalaycı ustalarından birisinizdir. herkes kahvehanelerde, kıraathanelerde, ev gezmelerinde, grup pompalarında siyasetten ve futboldan bahsederken siz hep kalaycılığın, çanakçılığın, bakır ustalığının sonunun geldiğinden dem vurursunuz.
işte yine bu tip şeyleri düşünürken kapıda bir bayan belirir. kuru kalabalığın bir ferdi değildir bu bayan. her halinden bellidir; verecektir. meslek aşkıyla ağzınız sulanır. siz, uğraştırmasa, hemen verse keşke diye düşünürken bayan, neden sonra apansız boğazını temizleyerek söz alır:
bayan: merhabalar üstadım. vermeye geldim. kime sorsam sizi işaret ettiler. verdiğinizin kıymetini bilir, işin de erbabıdır dediler. o yüzden sizi rahatsız ediyorum. çanağıma bakar mısınız bozulmuş mu? bana büyükannemden emanet, layıkıyla yapılsın istiyorum.
siz: aman allahım keşke herkesi sizin gibi verse. ne kadar da nadide bir parça. sabah akşam, durup durup, her fırsatta çalışırım ben bunun üstünde. aklınız kalmasın hanımefendi bayanı.
işte o andan itibaren gecenizi gündüzünüze katıp bu işin üstüne düşersiniz. düştükçe düşer, her seferinde daha fazla zevk alırsınız. neticede siz, işinize aşık birisinizdir. bayan, verdiği için çok mutludur ve size, "vermek için yine gelicem. çok memnun kaldım" der.