bunu savunan kişilerin tamamında gördüğüm şey, harf devriminden önceki herkesi okur-yazar ve alim sanmaları. ayrıca bu konuda yapılan gerek yıllık basılan kitap sayısı, gerek halk içerisindeki okur-yazar miktarı veya diğer hiçbir araştırmayı da geçerli kabul etmemekteler.
bir diğer önermeleri de çin ve japon alfabeleri oluyor. bu konuda ise japonyayı bilmiyorum ancak çin'de durumun farklı bölgelere göre farklı harf grubunun kullanıldığını duymuştum. şöyle açıklama getireyim, nasıl ki bizim karadeniz bölgemizde karadeniz ağzı ile konuşulmakta, aynı durum çinde de var ve çin alfabesi de ağızdan çıkan her ses için ayrı bir işaret şeklinde olduğu için, çincenin farklı bir ağızla konuşulan kesimi için farklı harflerin kullanılması gerekiyor. çindeki tüm şive ve ağız özellikleri için ayrı veya benzer alfabeler olunca tüm harflerin toplamı baya yüksek bir sayı yapıyor. yani alfabedeki harf miktarı bu konuda yanıltıcı oluyor. pek tabii olarak bir gecede cahil kaldıkçılar bunu da geçerli saymıyorlar.
bunun da arkasından topkapı sarayı müdürlüğünü yapıtığını hatırlattıktan sonra gıyabında iyi şeyler söyledikleri ilber ortaylı'nın gelenekten geleceğe kitabında ve bir röportajında 2.abdülhamit'in latin harflerine geçme düşüncesini söylediğinizde yine karşı çıkmaktalar ve bazıları ilber hocayı cahillikle yahut daha farklı şeylerle çamurlamaya başlamaktalar. hatta siz bununla yetinmeyip abdülhamit han'ın kendi kişisel hatıratlarında bunu kendisinin yazdığını söylediğinizde ise "sahtedir onlar" (bkz: sahte) yanıtından tutun, "hassiktir ordan" (bkz: hassiktir) cevabına varan karşılıklar duymaktasınız.
ez cümle iş bu entriyi gazali'nin bir cümlesi ile sonlandırıyorum.
cahiller ile tartışmayın, çünkü ben hiç yenemedim.