sünni inanç dinin bireydeki en doğru, en katışıksız yansıması olan din elçisinin davranışlarını referans alır.
alevi öğretinin referans noktası ise dinin çıkış noktası tanrı elçisinin davranışları değil, din yorumcularının davranışlarıdır.
kişinin bedensel ve ruhsal sağlığını zedelediği gerekçesiyle, dinen yasak kılınmış, içki içmeyen bir sünniyi çağdaş olmadığı gerekçesiyle eleştiren insanların körü körüne saplanıp yozlaştırdıkları hz. ali sevgisinden ötürü bir soğanın başını bıçakla kesmenin günah olduğuna inanmaları ne derece çağdaş bir davranıştır tartışma konusudur.
bilenler bilir annelerin, teyzelerin kapı kapı aşure dağıttıkları gün üç aşağı beş yukarı hz. ali' nin şehadetine rastlar. işte o günü sünni inancında sadece hz. alinin şehadeti dolayısıyla değil ilk insanın ruhunun yaratıldığı, insanlığın pek çok tufan ve afetten kurtulduğu gerekçesiyle kutsal sayılır ve gerek sünniler gerek alevilerin muhafazakar olanları tarafından o gün oruç tutulur.
yalnız alevi orucu daha bir tuhaftır. sadece su içmeyerek tutulduğu iddia edilen bir oruçtur.
oruç tutmamak veya alevi öğretisindeki karşılığıyla tanımlayacak olursak susuz kalmak modern insanın sekülerleşmesi açısından önemli bir çağdaşlık göstergesiyse haşlanmış mısır satıcıları alevilerden daha çağdaştır.
izmir yolunda bursanın karacabey beldesinde yanyana alevi-sünni köyleri vardır. insanları tarımla uğraşır. yaza doğru tarlada ilk filizlerini veren ürünler yabandomuzları tarafından talan edilir. koskoca bir ilkbaharın emeği heba olmasın diye çiftçiler omuzlarında av tüfeğiyle domuz nöbeti tutarlar. gözler uykulu geçen gecelerin sessizliğini av tüfeğinin aşina sesi yırtar bazen ve biz domuz nöbetine gönderilmeyen ailenin en küçük çocukları acaba domuz nasıl bir canlıdır görme hevesiyle sabahı zor ederiz. sabah olunca bostanlar. her domuzun başında iki adam. silahlı olan bizim köylü öbürü yabancı. silahsız olan silahlı olanın avucuna yeşil ellibinliklerden 2 tane koyar bok kokulu bir leşi omuzlar gider. biz daha sonra öğrendik o silahsız adamın alevi olduğunu.
ve yine mustafa ekmekçi' den öğrendik domuz eti yemenin sözde çağdaşlık olduğunu.