"hastalansa ağırlaşsa da ona herhangi bir şey yapabilme yardım edebilme rahat verebilme fırsatı elime geçse" der gibi yahut düşünür gibi bir hal geldi yüzüne. sevginin böylesinden korktum. bu, heyecandan, kör tutkudan başka bir şey değildi. bu, ateşti, yakan, tüketen, külünü bile dağıtacak gücü bulabilen ateşti. sonra da böyle düşündüğüm için utandım. o da böyle duymuş olabilirdi ya bir an için, o da hemen utanmıştır öyle düşündüyse... ama başka bir gece gene sıkılıyor gibiydim. onu hem istiyor hem istemiyordum. o gece onu istemeyişimin sebeplerinden birini sezdim. onun her gecesini bana vermesi sıkıyordu beni. bana yaşayacak vakit bırakmadığı için değil. onun uzağında da yaşayacak vakit bulduğumu ona da söylemişimdir. ona gittiğim zaman nasıl olsa ikimizin apayrı hayatını yaşıyoruz. bu hayat ayrı ayrı ne benim ne onun, ikimizin hayatı. saniye saniye yaşadığımız, harcanmaz, tükenmez... bana geldiği, lerzan'ın, çocuklarımın yanında bu kendimizin olan hayatı zorla başlattığı, beni evimden ailemden durduğumuz yerde de olsa zorla alıp götürdüğü zamanlar bile evimle onun arasında diri kalan bir saygı var, o yön de sıkmamalı beni; ben de o hayatı yaşarken yaşadığımı bildiğime, damla damla süzdüğümü duyduğuma göre... (hayır ama benim için gecelerini böyle harcaması sıkıyordu beni korkutuyordu daha doğrusu korkmadan kabul edebilmeli korkutuyordu... hep o "bir gün gelir de..." korkusu dediği şey... bu korkunun hoş bir korku olduğunu kendi kaç kez söyledi ben de biliyorum ben de biliyorum) insan böylesine sevebildikten sonra korkuyu atmalı içinden, yaşamalı, yalnızca yaşamalı, içinden bu yaşamanın kurdu olacak her türlü ölüm tohumunu atabilmeli, atmalı diyor hep. ben de farkındayım ama o korkuyu hâlâ içimden atamadığımı anlıyorum ara ara... hep o "bir gün gelir de..." korkusu. boş evet, ben de böyle belledim ama... (ama çöl var binlerle yılın gerisi öncesi var yalnızlık var yalnızlığın oyalanması çabasının kişiyi aldatan boşluğu var dönmek kaçmak kendi kendine kalmak isteği var sarı kumlar üstünde, maviliğin altında araya başka bir rengin karışmadığı... var ama...)