ek olarak ulus devlet eleştirisi için çağhan kızıl' ın; http://www.birikimdergisi...rikim/makale.aspx?mid=314 eleştirisine göz atılabilirken, asıl meselenin türkiye' de yaşayan kürtlerin ulus devlet mantalitesi altında asimilasyona tabii tutuldukları gerçeği göz ardı edilmemelidir. yani örnek istediğiniz fransa' daki ermenice, kürtçe uygulamaları verdik. almanya' daki devlet dairesindeki insanların azınlık dillerini öğrenmelerinin şart koşulduğunu söyledik. fransa, avrupa birliğinin kolektif önergesi olan azınlık haklarını reddedip işi yumuşak şekilde yani belediyecilikle çözmeye başlayınca türkiye ile fransa' yı da karşılaştırıp türkiye' nin geri kalmış milliyetçilik anlayışını ortaya serdik. eh şimdi anayamızın türk tanımı ile kürtlere tanınmamış olan haklarımız arasındaki korelasyon, ulus devletin şekillendirdiği diğer ek maddelerle oluşmuştur, bunu bilmezden gelip alman vatandaşlık tanımındaki 'alman' ibaresini sav olarak ortaya sunmak komik kaçıyor. bizim coğrafyamız 'ortadoğu' olduğu için, çok halklı bir yapıya getirilen ulus- devlet modeli, içeride zaten yaşamakta olan vatandaş üzerinde tabiyet sorunu yaratıyor. almanya' da ise sonradan 'göç' eden vatandaş üzerinde vatandaşlık konsepti çiziliyor. peki burada ulus devlete antitez oluşturmanın yolu, ulus devlete karşı olmaktan mı geçer, yoksa ''aman yahu kürtçe belediyecilik de yapıverin'' dersek mi ulus devlete karşı çıkmış oluruz?
- gene herkes türk yazsın anayasada, ama kürtler de anadilde eğitim görsünler yahu! böyle tez mi atılır ortaya allah aşkına. önce anayasanın belkemiği olan 'millet' tarifine 'iki halklı yapı' olarak eleştiri getirmek lazım ki ülkede 15 milyon civarında yaşayan kürtlerin 'türkiyeli kürt' konseptiyle savunulma iddiası menşebini bulsun. ee bugüne kadar olduğu gibi zaten gene yüce ordumuzun siyasete karışmaya meraklı subayları 'kürtlerin' tanınmalarına itiraz getirip, yüce yargımız (!) önerileri reddecektir, durum bunu gösteriyor. ''eh bari fransa gibi kıvırsaydık olayı''na gelmek de büyük başarı.