gecenin kitap alıntısı

entry249 galeri
    54.
  1. Zakaria’nın kazanılmış zenginlik kavramının Japonya için gayet uygun olduğu görülebilir,
    zira Japonya gerek petrol, doğal kaynak ve değerli madenler bakımından gerekse de geniş
    verimli ve tarıma, hayvancılığa uygun arazilerden yoksundur. Bu da Japonya’ya kalkınma
    yolunda tek şans bırakmaktır: halkı zenginleştirerek, oturmuş kurumları kurarak
    zenginleşmek. Eğer Japonya’da petrol gibi değerli kaynaklar bolca bulunsaydı Zakaria’nın
    belirttiği gibi devletin halka ‘sizden vergi beklemiyoruz ama siz de bizden hizmet istemeyin
    ve siyasal beklenti içine girmeyin’13 deme ihtimali gün yüzüne çıkacaktı. Oysa Japonya adeta
    yoksunluklarıyla kutsanmış olarak sanayileşmeye ve kendi burjuvazisini oluşturmaya
    mecburdu.

    Zakaria’nın ikinci tezi ise ‘bağımsız burjuva’ üzerine olup Japonya’daki kalkınmayla çelişiyor
    görünmektedir. Kendi doğal süreci içinde ortaya çıkan ve devlete kendini bağımlı
    hissetmeyen, devlet tarafından baskı altına alınmayan, dilediği gibi mülk sahibi olabilen
    burjuva sınıfı serbest piyasa ortamında kârını maksimize edebilecek, böylece toplumsal
    refahı, artırdığı istihdam ve oluşturduğu katma değer çevresinde yükseltecektir. Devletten
    beklentisinin olmaması ise kendisini diğer firmalara karşı rekabetçi konuma sokacak ve
    verimliliğin artışına yol açacaktır. Japonya’daki feodal sistemin her ne kadar mülkiyet hakkı
    halka karşı tarihsel süreçte Avrupa feodalizmindekinden daha cömert olsa da sağlıklı bir
    üretim sürecine sahip, büyük çaplı üretim kapasitesi olan firmalar kurmak için sermaye
    biriktirmeye yetecek ölçüde değildi. Bu birikim devlet eliyle yapıldı, yani Avrupa tarzı
    burjuva gibi devlete rağmen değil devlet sayesinde firmalar uluslararası ekonomik sistem
    içinde bugünkü yerine gelmesini sağlayacak temellerini atmış oldu.
    6 ...