mesleklerine ilk adim atarken büyük bir idealizm ve coskuyla baslayan ammvelakin kati bürokrasi ve artik calismaz kazkafali bir kütle ile karsılasan ögretmenlerin mecburen içinde bulundugu paradokstur.
niçin mi? sen tut ömrünün en güzel çağlarini test çözmekle harca sonra soluk almadan düz kontak kağsamiş ve kadük olmuş üniversite tedrisatindan geç, üzerine eğitiminin ve ögretiminine tastiklendirilmesi gerekirmiş gibi mesleğine girş yapabilmek için bir sınava daha gir.
bütün badireleri halettikten sonra aman efendim sepet efendilicilikle 7yağcılık ve seytanliktan baska melaikeleri olmayan yavsağin önde gideni arsiz olmak zorundaliği bilincli olarak secmek zorunda olan meslektaslarinin hirboluklariyla ugras.
eh bu insanlarda insan, hayvan değil. bir zaman sonra elbette civatalar atacaklardir ve o civatalar tekme, tokat, yumruk ve cetvel darbeleri olarak tahvil olacaktir.
gerçi bilinçli olarak üniversite sinavi kazandirma odakli, test cözen ama hic bir halti tam olarak algilatmayan sistemde bahsetmek de gerekir fakat ne yazik ki lise eğitiminin tuvalet kağidi kadar kiymeti harbiyesi kalmamasi da büyük bir etkendir.
hele ki bu sistemin meslek sahibi olmak değil de yağdanliklara sahip olmak yahut yagdanliklara sahip olanlara şakşak cekmeye adam yetiştirdiğini inkar edemeyiz.
eğitim hayatlarinda bakkaldan ekmek bile alamayan kişilerin şimdilerde ögretmen yaftasi altinda ögretim verdiğini bilmek bendenize yeterince dehşet vermektedir.
hele ki gerginlik ve kaz kafaliğin şiar edildiği bir toplumda gelecek için kötümserliğimi katmerlendirmektedir.
öyle ya da böyle uzaklardan tamtamlari duyulan calkantili dönemin cocuk sahibi olan ve ögretim eğitim tornasindan gecmekte olanlar enselerini huzur içinde karartabilirler.