bir banka oturup bilincimi eşik olmayan parçalara bölüyorum.
bir sona yaklaşmanın bilincidir. giderek sizi tutanlar azalmaya başlar. bu azalış yalın olma/olma hali beklenen sona yaklaştırır sizi. bir nevi malumun ilanıdır anlatmak/yalnızlaşmak.
hiç kökleri olmayanların ve olan köklerini bir anda kaybetmişlerin ilk tutundukları şey susmaktır. susarsınız ve bu tevekkül halinin sizi olgunlaştırmasını beklersiniz. sonra tüm şartlar kendini olgunlaştırınca sanki uzun süre yemek yememiş biri gibi acz'ınızı bastırmak için okumaya başlarsınız. artık dönülmez akşamın ufkundasınız ve vakit çok geç.
akabinde babasından parayı alınca bakkala koşan çocuk gibi bildiklerinizi anlatmaya başlarsınız. bu anlatıcılık hali hoşunuza gider-ki sona yaklaşınca her şey güzel görünür-. artık acılarınız/tükenişiniz/tutunamayışınız/yalnızlığınız ile başbaşasınız.
gidip bilincinize bir tokat atın. sokağa çıkın ve her şeye alıcı gözü ile bakın. anlatacaklarınızı yavaşlatın. zira sona giden yolun tadı böyle çıkar. *