uykusuza geçtikten sonra değiştiği iddia edilen çizer.
değişim var evet. çizgileri giderek daha yetkinleşiyor. oysa loser olmalı, sürünmeli değil mi? ezilmeli hep ki sempatik olsun. bak bak, istiklalde ayrı eve çıkmalar , marketlerden alışveriş etmeler, plazma televizyon bakmalar? ihanet içinde canım olmaz ki bu kadar da.
hep emeğin hakkını savunmadık mı? adam yaratıyor, üretiyor,emeğinin hakkını alıyor (umarım). kazandığı parayı da çatır çatır yemek sonuna kadar hakkı. ayrıca büyüyo da, artık ergenlik yıllarını geride bırakmış genç bir adam. ersin karabulut kişisel öykülerini anlatan bir adam. onunla beraber çocukluğundan başlayarak yaşadığı dönemlerin toplumsal fonuna da eşlik ediyoruz. çocukluk dönemine ait anlattıkları ile şimdikilerin aynı olması mümkün mü? iyi ki de değil. mesela ben ersin karabulut'un orta yaş hikayelerini de merakla bekliyorum, ömrüm yeterse keyifle okuyacağım. her dönemin çatışmaları, çelişkileri kendini var edebilme çabası başka. yılgınlıkları da zevkleri de başka.
onun okurlarıyla hayatının en ince detaylarını paylaşıyor olması, komplekslerini, ezikliklerini, zararsız açık gölüklerini paylaşması okurlarına onun hayatını yönlendirme hakkı vermiyor. ya da okurlarının beklentilerine göre yaşama zorunluluğu yok. o zaman kendine ve sanatına ihanet etmiş olur. yani itilip kakılsa daha mı çok seveceğiz onu?