necip fazıl kısakürek

entry2613 galeri ses1
    196.
  1. ucuzculuğun dayanılmaz hafifliğine kurban verdiğimiz son şahsiyet.

    necip fazıl'ı amerikancı ilan edenler, yani onu milli onurdan yoksun göstermeye çalışanlar, yani sömürgeciliğin dostu diye takdim edenler, yani katliamların destekçisi olduğu imasında bulunanlar; bu yaptığınız Hrant Dink'in ermeni diasporasına 'yalnızca nefretle yaşıyorsunuz, akıl ve vicdanınızı perdeleyen şu duygulardan kurtulun artık.' manasında söylediği 'kanınızdaki türk zehrinden kurtulun.' ifadesini bağlamından kopararak Türklüğe hakaret şeklinde yorumlayıp infaz etmeye eş değer bir durumdur.

    necip fazıl soğuk savaş esnasında komünizm-demokrasi ikilemi karşısında demokrasi tercih etme manasında kullandığı amerika'nın yolunu tutmak ifadesini şartların tamamen değiştiği günümüzde amerikan güdümünde yaşamak olarak çarpıtanların fikir meydanında zerre onurları yoktur.

    siyasi görüşleri kendisine ters geldiği için sevmeyenler olacaktır tabi ki, ama onlara acizane tavsiyem tek bildiği karalama olan bu zavallıların dediklerine sığınmasınlar, bu yapılan bağlılık duydukları sol duruşa, adalet hissine yakışmaz.

    '' Coğrafya ve tarihimiz, bizi, kapitalizma ve komünizma sistemleri arasındaki nihaî muhasebenin ana rakamını temsil edecek kadar nazik bir makamda bulundurduğuna göre, Amerika'dan bu makamın dolgun hakkını istemek ve nazlı bir sevgili muamelesi görmek biricik dikkatimiz olmalıydı. Olmadı; sanki Amerika tarafından boş bir araziye sevkedilmiş ve hudut bekçiliği almış boğaz tokluğuna çalışır bir millet olduk.
    Hele lisaniyle, üslûbiyle, tipiyle, ruh haletiyle ve kendine göre kültürü veya kültür iddiasiyle Amerikalının içimize nüfuzu korkunç bir şeydir. Dolar kuvvetine dayanan ve sade Türkiye'de değil, dünyanın her tarafında kendisini hissettiren bu maddî ve aynı zamanda mânevî nüfuz belki Avrupa'nın ruhî sahada baş derdidir.
    Zira Amerikalı, eski bir kök ve şahsiyet damarına bağlı olmaktan uzaktır.Garbın milletler katışığından öyle bir melezdir ki, o milletlere ait ruh uktelerini dibinden tıraş etmiş; ve meselesiz, dâvasız, dertsiz, ıztırapsız, yalnız madde hesaplarına bağlı ve beş hasse plânında yaşar bir yeni insan tipi getirmiştir. Bu yeni insan, elektriğin ne demek olduğunu düşünmez veya düşünmekte bir fayda görmez; onu bir ampul içinde zaptetmeği kâfi bulur. Bu yeni insanın hürriyet fikrinden, daha doğrusu insiyakından başka hiçbir ruhi sistemi yoktur. Başı boştur, ilcalarına tâbidir, her kayıttan ve ölçüden âzadedir, manevî sulta ve disiplin boyunduruklarından hiç birinin hükmü altına giremez; hasılı tam mânasiyle tabiat ve madde insanıdır.''

    ''Başınızı kaldırıp büyük şehirlerde şöyle bir halimize bakacak olursanız, Amerikanizm denilen âfetin, kılığımızda, meşrebimizde, üslûbumuzda, edamızda bizi kendimizden ne kadar uzaklara götürdüğünü, yahut götürmek istediğini sezersiniz.
    Mekteplerimize, gençlerimize, züppelerimize, zevk-u safa hayatımıza; ve oradan müesseselerimize, evet bütün müesseselerimize dikkatle bakınız yeter!
    Bir Amerikan gemisinin istanbul'a geldiği gün, şehrin geçirdiği telâşın, (Noel) babanın çıkını etrafında çocuklar geçirmez.
    Eğer arada bir kendilerinden şu veya bu tarzda, hattâ bayrağımıza kadar uzanan kabalıklar görüyorsak, bunu, Amerikalının mizacında değil, kendi ruhî zebunluğumuzun muhatabımıza verdiği gururda aramalıyız.
    iktisat reçetelerine kadar her şeyi sonsuz cömertliğinden beklediğimiz bir millet fertlerinin bize karşı ulvî hareket etmesini beklemek ve böyle bir istidadı da Amerikalıdan ummak, yerinde sayılamaz.
    Bize düşen, kendi kendimize sahip olarak, Amerika'nın ebedî müttefiki, Amerikalının da "Sen sensin, ben de ben" tarzında dostu olmaktır. Amerikalıyı da böylece kendimiz için bir saadet unsuru kılmak... Yoksa belâ haline getirmek değil.

    ''Bunu * en küçük milletler yaparken biz yapamazsak hazin olur. Amerika da ancak böyle bir şahsiyete maddî ve manevî itibar biçebilir. Yoksa, gelip geçici menfaatleri bakımından alâkadar olduğu; ve bir Amerikan bahriyelisinin iki yana açık bacakları arasındaki perspektif içinde mutalea ettiği kadrodan ileriye geçemeyiz.'' ifadeleri basında çıkmış bir resme atıftır, nöbet duruşundaki amerikalının karşısında omuzları çökük durmayı kasdeder; necip fazıl bu hali eleştiriyor kabul edilemez olarak addediyor. ayrıca metinde geçen 'kadrodan' kelimesi çamur at tutmazsa izi kalırcılar tarafından kasten 'kadından' olarak tahrif edilmiştir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/28405/+
    6 ...