bir kadını kendine aşık etmenin yolları

entry801 galeri
    754.
  1. anlatıyorum..

    lise kariyerimin en son bölümündeyim. son sınıfım yani. aşk demeyelim de hoşlandığım bir kız var, adı ebru. aslında hoşlanmak da değil. ( lan tamam ben götün tekiyim. bu kızla sırf aşık olduğum başka bir kızı unutmak için çıkmak istiyorum, hani belki onu unuturum diye, hani belki acım hafifler diye, hani belki diğeri beynimden siktir olup gider diye)

    hülasa az bi merhabalığımız olan ebru'nun yanına gidiyorum.

    * merhaba ebru, şey bennn, ya ben pek beceremem içimi dökmeyi ama bir şeyi bilmeni istiyorum.
    - hayırdır inşallah
    * şeyyy ya, hımm ben senden hoşlanıyorum. evet ya hep seni düşünüyorum.
    - ay kukla ne söylesem ki, çok ani oldu bu.
    * yani.
    - düşünmem lazım, lütfen izin ver bana.

    ne izin ne izin, satranç ustası kasparov hamle yapmak için bu kadar düşünmemiştir. aradan günler geçti kızdan halen bi ses yok.
    ulan benimle yüz yüze gelmemek için mekanını ve yolunu bile değiştirir oldu kız.
    karşılaştığımız zaman yüzüme bile bakmayıp gözünü kaçırıyordu. tabi çok hislendim bu duruma. insan ' düşündüm ama hayır' der, yine bir şeyler derdi. öyle ortada kalakaldım. yanında takılan, (arkadaşı olan) figen adındaki diğer kıza sordum. noldu figen, ebru benim hakkımda ne düşünüyor diye. cvp; olumsuzmuş, elektrik alamamış benden.

    senin ammmmperini sikeyim ben .
    bu lafı duyunca çılgına döndüm tabi. onu kendime köpek yapmazsam bana da duvar delen kukla demesinler diye yeminler ettim ve '' figen'e yarın falanca cafeye ebru'yu alıp gelir misin ama onun haberi olmasın, bunu benim için yapar mısın nolur'' diye figen'e yalvardım. evet adete yalvardım kıza ve kırmadı söz verip kabul etti sağ olsun.

    cafede çok samimi olduğum adeta ablam gibi sevdiğim fatma teyzeye durumu anlattım. kendisi cafe sahibi oluyor. hani şu kuytu köşedeki karanlık cafeler olur ya, öyle bir mekan işte.

    dedim böyleyken böyle fatma teyze, senin yardımına çok ihtiyacım var, buraya bugün bi kız gelecek ve sen bizim masaya geleceksin bize fal bakacaksın, anlayacağın fal bakma ayağıyla kızla aramı yapacaksın. kızın adı bu, gerekli bilgiler şu ve bunlar dedim. şaşıt bizi gı dedim.

    güldü fatma teyze ve tüm planı yapıp sabırsızlıkla ebru'ları beklemeye koyulduk ve zaman geldiğinde kapıda belirdiler. evet intikam saatiydi bu. beni görünce şaşırdı ebru, istemeyerek de olsa gelip yanıma oturdular. masada sessizlik hakimdi. bu sessizliği fatma teyze bozdu.

    - ne alırsınız gençler. durun size bi acı kahve yapayım.

    kimse hayır diyemeyecek kadar dilsizdi. soğuk bir ambiyansın ortasına sıcak kahvelerimiz gelmiş ve höpürdete höpürdete içmeye başlamıştık. aslında yavaş yavaş da birbirimize ısınıyor, gülücükler atıyorduk. biten kahvelerin ardından fatma teyze boşları almak için masamıza geldi. sandalye çekip 'dur bi falınıza bakayım ' diyerek fincanları alıp ters çevirdi. oyun başlamıştı.

    teyze= ehehe vakti zamanında mehmet ali erbil ve yıldız tilbe'nin fallarına da bakmışlığım vardır.
    ebru= vay be.
    teyze= dur önce seninkinden başlayım kızım. neyse halin çıksın falın.

    demiş ve teyzem sallamaya başlamıştı. söylediğim tüm her şeyi harfiyen yerine getiriyor hatta daha da güzelini yaparak ebru'nun büyülenmesini sağlıyordu. ebru'nun gözleri açıldıkça açılıyor, hayretler içerisinde ' evet evet, bu da doğru, bu da doğru' deyip duruyordu. ebru'nun bana karşı bakışları tamamen değişmiş, gözleri ışıl ışıl parlamaya başlamıştı. teyzem fincana bakıp '' senin karşına böyle bir delikanlı çıkacak '' diye beni de tarif ediyordu, ebru'nun hakkında da söylediğim şeyleri patır patır suratına söylüyordu. şok oldu ebru. böyle biraz utangaç ve biraz da masum salak gibi ağzı açık kalakadı. dudağını ısırıyordu dinlerken. sonunda teyze boşları alıp gitti. ebru da halen bana kitlenmiş bakıyor...

    - kalkalım m ebru?
    + az daha oturalım lütfen.
    - derse geç kalacağız
    + boş ver dersi.
    - iyi misin sen,
    + yarın sinemaya gidelim mi?

    işte birden böyle deyişmiş, resmen yavşamaya başlamıştı. tam 5 gün çıktım bununla. bak 1 hafta değil, tam 5 gün çıktım. sonra bastım tekmeyi gitti, onu en uzak noktaya şutladım. hayatımdan çıkarıp attım. zira bi intikamdı bu, ne o beni sevmişti, ne ben de onu. zamanla o da unuttu beni. zaten bizimki küçük bir fincanın içinden gelen yalan bir mutluluktu.

    tıpkı şu an olan mutluluklar gibi. sahte gülücükler, kalıplanmış 'seni seviyorum. cicim. aşkım. canım. bitanem' ler gibi.

    sözüm ona;

    orospu dünyanın fahişe kadınları sizi !
    31 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük