platoniktir. tanımazsın çoğu zaman. uzaktan uzağa, ılık ılık seversin. en büyük lüksün göz göze gelmektir. en büyük lüksün en büyük mutluluğun olur. seversin ama ılık ılık; sezdirmeden.
kalbin ağzından çıkacak gibi olur kimi zaman. bazen de nefessiz kalırsın. dönüp bir daha, bir daha bakarsın "acaba bakıyor mu?" hem belli etmek istersin, hem rezil olmaktan korkarsın. yatmadan önce düşündüğün her şey tek bir özne etrafında şekillenir: "o". o olur bütün hayatın. defterlerine en yakışan kelime o'nun adıdır. isminin o'nun soyadının yanında nasıl olduğuna bakarsın. sonra, aynadaki görüntünüzü düşlersin yan yana. yüzünü hatrına getirmeye çalışırsın. dudağının üstündeki ben sağda mıydı solda mı? seversin ama ılık ılık; kendi içinde.
sonra bir gün o'nu biriyle görürsün. başka biri... senin fotoğrafını çalmıştır. senin sevdiğini çalmıştır. sen o'nun bir gülümsemesini yakalamak için can atarken diğeri o'nun gülümsediği olmuştur. seversin ama kırmızı kırmızı; kanarsın. ağlarsın ama hüngür hüngür; saatlerce.
sonra bir gün yepyeni bir güne açılır gözlerin. kalbindeki boşluk dışında bir şey kalmamıştır. acırsın ama hafif hafif. zamanla geçer. küçülse de kaybolmaz ama boşluğun. umut edersin arada; belki başka zaman, başka yerde...