hiç aşık olmadım ben. gariptir ki çok kez bağlandım en derinden. şıpsevdi oldum hep, gönlüm kaydı hemen. belki de her seferinde aşktır ümidiyle. ama hiç aşık olmadım ben.
sebepsizce yerimde duramayarak ve en hareketli şarkıları açarak dans ederim kendi kendime, içim kıpır kıpır ve ağzım kulaklarımda sırıtarak. iyimserliğin dibine vururum bazen, öyle olmadığını bildiğim halde iyi olduğuna inandırırım kendimi. sonra sanki mutlulukla mutsuzluk arasında net bir çizgi varmış gibi kayıveririm mutsuzluğa. buda öyle böyle bir mutsuzluk olmaz, en damar şarkıyla bi kaç bi şey yudumlamalık. ağladığını bacağa düşen damlalardan anlamlık. dünya üzerindeki hiçbir insan tarafından sevilmediğini, sevilmeyeceğini ve hatta tanrı tarafından bile terk edilmiş hissetmelik bir mutsuzluk.
birine hiç aşık olmadım ben.
hayatımda beni seven insanlara en az bir kere beni sevmediklerini düşünerek ihanet etmiş biriyim ben. beni hayata getiren hayatımdaki en önemli insandan nefret edebilmiş bi insanım ben. nefret ettikten sonra onu kaybettiğini düşünüp sabaha kadar ağlamış bi insanım ben. hayatına aldığı tüm insanlara sevgisinin tamamını adamış ve aynısını hissedemeyince yıkılmış bi insanım ben.
hiç aşık olmadım ben.
başladığım hiçbir işi başaramadım, yarım bıraktım. hiçbir şeyden sonuna kadar memnun kalamadım. bencil olduğumu başkalarından duyunca çıldırdım ama geceleri aklımda olan tek şeydi. ailem belkide çoğu kişinin isteyeceği bir aile ve aslında benimde kimseye değişmeyeceğim bir aile olmasına rağmen hiç yetinmedim hep eksik kaldı bi şeyler. hep eksiğim ben.