bakırköy'e gitmekteyim. saat 13:00 gibi olması ve cuma olması hasebiyle, birçok kişi cuma namazında; otobüs epey boş.
beyaz gömlek, beyaz pantolon, beyaz ceket, beyaz gravat; siyah kösele ayakkabı giyinen biri otobüse biner. bomboş otobüsün sonuna kadar gelir ve benim yanıma oturur:
- selam.
- selam.
- ben ispanyalıyım, buraları bilmem, yardım edersin sen?
- tabi tabi. *
(bu esnada telefon çalar, eleman telefonu açar ve ingilizce konuşur*, telefonu kapatır. şöyle der:)
- eee ispanya'da ingilizce konuşa konuşa hallettik işte.
- ingilizce. hımm. neyse; ispanya nasıl?
- vallahi süper. her şeyiyle. ayakkabılarımızı çıkartıp geziyoruz bazen tertemiz yerler.
- hımm.
- karıları görceksin. sen gelsen var ya bir günde bir sürü karı bulursun kendine. senin tipi sever ispanyalı karılar.
- hehe. *
- vallahi bence gel sen oraya ha. *
- siz, ispanya'da nerede yaşıyorsunuz?
- real madrid'te.
- ...