esra erol la izdivaç

entry143 galeri
    32.
  1. kaan sezyumun 26 nisan tarihli radikal gazetesinin cumartesi ekinde de değindiği tv programıdır.

    Esra Erol'la izdivaca ihtiyacım var!
    Amanin bov sevgili duyarlı Radikal okuyucuları. Siz bu satırları okurken ben büyük ihtimalle çok uzaklarda olacağım. Memleketin gidişatından sıkıldığımdan kendime altı aylık kısa bir ara vermeyi düşünüyorum. Sonuçta Ertuğrul Özkök Abi'den pek bi farkım yok. Tek farkım puro yerine karanfilli sigara içmem, arya yerine de hevi metal dinlemem olabilir. Zaten Slayer da aslında o kadar sert bir grup değildir...
    Peki bu kararı almama ne sebep oldu? Evet altı aylık ayrılığımın sebebi ne? Açıkcası ben de pek bilmiyorum... Birkaç hafta önce Ertuğrul Abi'nin yazısını okuyunca (kendisine 'abi' çekmemin sebebi de gazetecilikte gelmek istediğim son noktada olmasıdır, bir de aramızdaki yaş ve hevi metal farkı tabii) benim de bu diyarlardan uzaklara gidip kebabın doruklarında gezinme isteğim olabilir. Neyse, gelin isterseniz beni benden alan birkaç detayla bu konuda biraz daha derine inelim...

    86 doğumlu kızı buna iten ne?
    Evet, ister inanın, ister inanmayın. Türkiye'den ve gündemden ayrılma sebeplerimden birisi Star'da yayımlanan 'Esra Erol'la izdivaç' programı... Ya memlekette ne kadar çok ilişki manyağı varmış, bu program sayesinde fark ettim. Hadi yaşlı teyzeleri, dedeleri filan bir kenara bırakalım da geçen gün bildiğiniz 86 doğumlu bir kız çıkıp "Esra Abla, ben evlenmek istiyorum" diyince ekranlardan memleketin durumunu bir kez daha düşünesim geldi... Neler oluyordu bize? Ya da bize neler oluyordu? insanları bu derece çaresiz bir şekilde TV'den eş bulmaya iten şey neydi? Yaşanmamış cinsellik mi? Bakımsızlık ve dandik hayat koşullarından dolayı şekillerine de yansıyan çirkinlikleri mi? Yoksa mahalle baskısı, ıvır zıvır yüzünden yaşayamadıkları sosyalleşme damarları mı? 86 doğumlu bir kızı evlenmek istemeye iten şekil-biçim-form-fonksiyon neydi Allah'ım?
    Yazıyı okuyanlar arasında alışveriş yapanlar bilir, mesela patlıcan alacaksınız. Karşınıza iki yol çıkar, birincisi bakkala-markete telefonla sipariş verip "Alo Muharrem, bana bi kilo patlıcan" demek, diğeri de semt pazarına gidip patlıcan seçmek. Şimdi bu durumda patlıcan eğer size bakkal-manav yoluyla telefon üzerinden ya da balkondan bağırma yoluyla bir siparişle gelirse bilirsiniz ki, o gelen patlıcandan hayır gelmez. Bilmem anlatabiliyo muyum? Patlıcanı gidip sizin seçmeniz lazım. Yoksa bakkal acımaz en dandiklerini pakete sıkıştırır, embed eder...
    Ya da başka bir örnekle, giyim kuşam ihtiyacıyla konuyu bir kez daha düşünelim. Basit bir tişört almanız gerekmektedir. Eğer gazetemizin internetçisi Serdar K.gibi bir insansanız (Bu arada Şahin K. ile Serdar K. arasında gizli bir akrabalık mı vardır acaba?) tişörtü internetten alırsanız, üzerinize tam olup olmayacağını hiçbir zaman bilemezsiniz. Ama gidin Salı Pazarı'na, deneye göre alın tişörtünüzü, mutlu bir şekilde giyin, değil mi?
    Laf uzadı; özetle hayatını geçireceğin insanı televizyondan alırsan, o televizyon başına geçer, hayatın da boka sarar... Ha, bunu izleyenlerin de programı bir şaklabanlık gösterisi olarak algılayıp o kafayla izlediğini düşünmek istiyorum. Zaten böylesi bir sosyal yalnızlık geçen hafta Pippa Bacca'ya tecavüz eden, sonra da öldüren münferit bireyin hayatındaki yalnızlığa ve yanlışlığa da işaret ediyor sanki.
    Programla ilgili son sefillik de zavallı astrolog bence. Konuşacak ortak noktası olmayan (ya da aslında zaten o programa katılarak bir sürü ortak noktasızlığa da imza atan) bu insanların burçları hakkında yorum yapan bir astrolog da neyin nesi? Doğum tarihi ve burçlarına göre çok affedersiniz ama kıçtan sallama astroloji klişeleriyle 'Balık burcu, sansar burcuyla iyi geçinir ama uzun vadede de problem yaşayabilir' gibi g*tünden atmanın en güzel örneği yorumlar beni benden aldı.
    Onun yerinde ben olsam 'ikiniz de sıradan, öylesine yaşayan mutsuz ve yalnız insanlarsınız, hayattan beklentileriniz ev-araba ve güzel bir pazar kahvaltısı zaten, eğer arkadaşla tipte anlaşırsanız haydi sevişin, bir de cinsellik hususundaki eksiklerinizi de bir yerden kapatmaya başlayın dostlar' derdim. Her seferinde de bunu farklı şekillerde ifade ederdim, olurdu biterdi. Amaaan çok da fifi!
    Ay dayanamıyorum, bu programın pornografik olanı çıksın bari. O daha
    eğlenceli ve izlencelik olur bence. Zaten milletçe mahrem kavramını iyice yozlaştırmışız... Kamer Genç gibi oldum. Tutucu oldum ya! Kendimden utanıyorum. Milletin mahrem kavramını yozlaştırmasından 'bana ne' olmalı. Faks yu. Teleks yu.

    En büyük domino: Kadir Topbaş
    Geçen gün yine TV başında şapşal şapşal otururken gördüm. Türkiye olarak dünya domino rekoruna hallenmişiz. Halbuki birçok rekorumuz var zaten. Trafik kazası rekoru, yolsuzluk rekoru, en pahalı benzin rekoru, tüm memleketi maden sahası olarak kullandırtma salaklığı rekoru (yani dünyanın en salak insanları olmak da kolay bir şey değil bu arada), nükleer enerji şakşakçılığı rekoru gibi...
    Neyse, sanırım Büyükşehir Belediyesi bir düzenleme yapmış, dominolardan. Dominolar yuvarlanıyor, devriliyor ve tüm klişeler birbiri peşi sıra karşımıza çıkıyor rekor denemesinde. Kız Kulesi'nden Atatürk'e, Türk bayrağından Boğaz Köprüsü'ne tüm klişeler toplandık durumu. Ama o da ne; bir noktada taşlar devrile devrile Kadir Topbaş'ı oluşturuyor. Vay Ananis Moriset! Hatta Abura Kurusova! Kadir Bey, ne zaman klişe oldu da bizim rekor denemesi dominolarının arasına girdi?
    Bilemiyorum, ben dominolardan Mor ve Ötesi'nin, şiş kebap, Türk kahvesi ve minibüs gibi şeylerin çıkmasını beklerdim. Aslında rekor denemesinde istanbul Valisi Muammer Güler Bey de keşke o anda düşen taş sayısını saysaydı mikrofondan, fena mı olurdu... Nasıl olsa hızlı hızlı konuşuyor, orada da bir rekor denemesini gerçekleştirmiş olurdu. Ya da Vali Bey, Ceza'yla düet yapsın. O da uyar bana.

    Josh Holloway (bildiğiniz 'Lost'tan Sawyer) basın toplantısı düzenliyor. Toplantının bi noktasında bi bayan çıkıyo, "I want you to fuck me" diyor... Bildiğiniz 'Beni s**en yok mu'nun ingilizcesi. Vay kardeşim. Esra Erol buralara kadar sıçramış diyorum ben de. Ne diyeceeedim?

    Ahmet Çakar'la 'Şansa Bak' programını öneriyorum. insan aklının çok ötesinde bir şeyler görmek istiyorsanız, bu fırsat kaçmaz.

    Haftaya Sinan Çetin fenomeni ve daha neler neler yahu. Hepinizi sevmekten bıkmıyorum sevgili cücelerim. Menim gözel cücelerim. *
    2 ...