bütün dört işlemlerimin sonucu eksi değerlerdeydi.
saçlarımı biraz sorumsuzca adamışken rüzgara, karıştırıyordum.
parmak uçlarıma damlayan umursamaz yağmurmu, yoksa gözyaşımmıydı?
saat alacakaranlığı 5 geçiyordu, 15 inci günüydü 3 tane yemyeşil ayın ilkinin.
ağaçlar ağlıyordu.
sanki küsmüşlerdi birşeye, yastaydılar ya da.
çiçeklerini, sanki kalplerini alıp çalar gibi yere vuruyorlardı.
bir ilkbahar günü hiç bu kadar kederli olmamıştı.
ağaçlar ağlıyordu.
yirmi yıl önce bugün bir bebek doğmuştu dünyaya.
gözlerinde geleceğinin ateşi, yakacağı kurbanını bekliyordu.
sağlıksız bir ankara öğleden sonrasında,
gülüşünü kalkan yapacaktı.