ressam bu resimde güneş batmak üzereyken bir köprü üzerinde çığlık atan bir adam tasvir etmiştir. ressamın koyu renk tercihi ve kuyruklu yıldız diye adlandırılan boyama tekniği iç bunalımlarını ve varoluş ızdırabını ekspresyonist bir üslupla açıkça ifade etmektedir.buna mütakiben ressamın güneş batan bir kızıllığı ve sonu belirsiz suları ifade şekli ve aynı şekilde köprüde oldukça ilerlemiş olması ömrünün boşa geçtiğine ve resimdeki mistik havaya bakarsak geleceğinin de belirsiz olduğuna işaret eder. ressam bu kaygı ve üzüntülerini resmin vitrinindeki adamın (cinsiyeti belli değil zira erkek ya da kadın bu duyguları yaşabilir) yüzündeki çırpınış ve yüzünü iki eli arasına almasıyla ifade ediyor. arkada belli belirsiz gelen kişilerin de hayat denilen bu anlamsız yolda geride bıraktığımız, ölmüş sevdiklerimizi temsil ediyor. son olarak bu ağır karamsar havayı tüm resme yayan ve bayacak kadar çok çeşitli şekilde çaresizliği anlatmaya çalışan bu ressamın çaresizliği anlatamayacak kadar çaresiz olduğunu anlıyoruz.
ya azizim bırak bu işleri. biz çöp adam çizemeyen insanlarız bırakalım da sanat tarihçilerinin şahaser olarak kabul ettiği şahaser olarak kalsın.
edit: yalnız yukarıdaki yorum biraz sallamasyondur, ciddi falan sanan güzel sanatlar öğrencisi olursa diye belirteyim dedim. yoksa ilgili tabloya baktığımda ben de armut kafa görüyorum. yine de biraz iç karartıcı olmakla beraber güzel tablo. verseler eve asarım yani.